Vous avez cherché: troublemaker (Anglais - Turc)

dangerous troublemaker.
tehlikeli bela yaratan.

tom is a troublemaker.
tom bir baş belası.

i always knew that tom was a troublemaker.
tom'un bir baş belası olduğunu her zaman biliyordum.

moses said to him, “you are clearly a troublemaker.”
musa da ona, şüphe yok ki dedi sen, apaçık bir azgınsın.

it's the dumb kid, the troublemaker, the one who never does his homework.
aptal olan çocuk o, sorun yaratıcı, ve asla ev ödevlerini yapmayan çocuk.

if a troublemaker brings you any news, investigate, lest you harm people out of ignorance, and you become regretful for what you have done.
eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.

o you who believe! if a troublemaker brings you any news, investigate, lest you harm people out of ignorance, and you become regretful for what you have done.
ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.

in fact, they are the troublemakers, but they are not aware.
bilin ki onlardır fesatçılar ama anlamazlar.