Vous avez cherché: troublemakers (Anglais - Turc)

in fact, they are the troublemakers, but they are not aware.
bilin ki onlardır fesatçılar ama anlamazlar.

this directive, despite government and police denials, resulted in profiling to intercept troublemakers.
bu yönerge de, hükümet ve polisin inkârına karşın, sorun çıkaran kişileri durdurma amaçlı bir çabaya yol açtı.

security measures were stepped up in zagreb on tuesday to prevent potential clashes between the two countries' fans, and police have been instructed to detain any troublemakers.
İki ülkenin taraftarları arasında potansiyel çatışma çıkmasını önlemek için salı günü zagreb'de güvenlik önlemleri artırıldı ve polise sorun çıkaranları gözaltına alma talimatı verildi.

the venue staff here are highly experienced in this area and acted swiftly, in conjunction with the police, to control the situation and to escort the troublemakers off site without further incident."
buradaki tesis personeli bu alanda son derece deneyimlidir ve durumu kontrol altına almak ve sorun çıkaran taraftarları daha fazla olay yaşanmadan tesisten çıkarmak üzere polisle birlikte seri şekilde hareket etmiştir."

dangerous troublemaker.
tehlikeli bela yaratan.