Vous avez cherché: you can't dull my sparkle (Anglais - Turc)

you can't run my life.
sen benim hayatımı yönetemezsin.

you can't hurt my feelings.
sen benim duygularımı incitemezsin.

you can't lift
kaldıramazsın

you can't go.
gidemezsin.

no, you can't.
hayır kaçamazsın.

chef: you can't?
Şef: bulamıyor musunuz?

and you can't tell.
bir şey söyleyemiyorum.

you can't defeat tom without my help.
tom'u benim yardımım olmadan yenemezsin.

you can't abandon tom.
tom'u terk edemezsin.

you can't expect that."
böyle birşey bekleyemezsin." diyeceklerdir.

i'm afraid you can't.
maalesef yapamazsınız.

you can't swim well, can you?
İyi yüzemezsin, değil mi?

you can't imagine it, can you?
onu hayal edemezsiniz, değil mi?

you can't speak english, can you?
İngilizce konuşamazsın, değil mi?

but you can't touch me... do you recognize my voice?...
ayrıca madonna, sesi ve müziği ile r&b'ye yaklaşmıştı.

you can't understand this sentence, can you?
bu cümleyi anlayamıyorsun, değil mi?

you can't. i don't even know if you can.
yapamazsınız.yapabilir misiniz onu da bilmiyorum.

torture, wars -- oh, my god, you can't believe.
İşkence, savaşlar- oh tanrım.. inanamazsınız!!

there are some things you can say and some things you can't.
söyleyebileceğin şeyler var ve söyleyemiyeceğin şeyler var.