Vous avez cherché: preterane (Bosniaque - Turc)

- Štikle nisu preterane?
- topuklar çok uzun değil dimi?

usljed preterane masturbacije.
Örnekte çok az sperm vardı.

- zbog preterane upotrebe sile.
- aşırı şiddetten.

to su bile preterane glasine.
söylentiler abartıldı.

sve te priče su baš preterane.
bunlar hayli abartılı hikayeler. - Öyle mi?

herbertove teorije su uvijek preterane.
herbert'in kuramları hep mantıksızdır zaten.

treba da se čuvaš preterane mastrubacije.
mastürbasyon da, kaçınmamız gereken şeylerden biri.

priče o vašoj lepoti nisu bile preterane.
güzelliğinize dair hikayeler hiç abartılmamış.

zapravo, bija, sve te priče su baš preterane.
- bia, aslında o hikayeler hayli abartılı. - hayır, cidden.

dva glavna simptoma preterane upotrebe anabolickih steroida.
anabolik streoid suistimalinin iki büyük belirtisi.

stvarno? ne mislite da su miltonove rime pomalo preterane?
milton'un kafiyeleri biraz takır tukur gelmedi mi?

ovo sto vidite danas rezultat je preterane eksploatacije zivotne sredine.
bugün karşı karşıya kaldığımız manzara, çevrenin aşırı istismarının bir sonucu.

na kraju ćete se smrskati zbog preterane težine materije koja je unutra.
sonunda üzerinizdeki malzemenin ağırlığı nedeniyle ezilirsiniz.

bez preterane hrabrosti, metalni. ili dve lutkice kažu "pa-pa".
kahramanlık yapma teneke adam, bu iki güzele veda edersin.

zar ne mislite da su ove zviždaljke i ove stisnute pesnice da su već malo preterane?
sence de tüm bu sesler ve yumruklar yukardan geliyor olamaz mı?

sigurno je imala povišen pritisak zbog preterane stimulacije živaca u bubrezima, pa ih podvezuju.
böbreklerindeki aşırı sinir uyarımına bağlı hipertansif kriz geçirmiş olmalı.

Šališ se, kventine? -mislim da ima privremeni gubitak sluha od preterane izloženosti vodi.
sanırım suda aşırı kaldığından geçici işitme kaybı yaşıyor.

dva slučaja primene preterane sile, remećenje mesta zločina, nije joj pošlo za rukom da prepozna prerušenog pandura. "
ona ikinci bir şans tanımalı. İki kere aşırı güç, olay yerini ve el izlerini mahvetmek gizli çalışan bir polis memurunu iş üstünde teşhis edememek.

'tvrdoglavost, škrtost, posesivnost, i nedostatak maštovitosti dovode do nepotrebnih aktivnosti poput preterane urednosti i pedantnosti.'
İnatçı, pinti, sahiplenici, yaratıcılıktan uzak, hayal gücü olmayan kendini titiz ve kılı kırk yaran amaçsız işlere adamış.

za poklonike teorije drevnih astronauta, ovi koncepti nisu preterane fantazije ili bajke, nego činjenice, one ukazuju na dodatne dokaze vanzemaljskih iskopavanja, pola sveta udaljenih na američkom kontinentu.
antik inananların için astronotteorisi,bu kavramlar zorakifantezilerdeğil veyaperimasalları,ama gerçeklerve ekişaret yabancı madencilik kanıtlar uzaklıkta yarım dünya ... amerika kıtasında .