Réalisées par des traducteurs professionnels, des entreprises, des pages web ou traductions disponibles gratuitement.
"el sacerdote tomará la canasta de tu mano y la pondrá delante del altar de jehovah tu dios
kâhin sepeti elinizden alıp tanrınız rabbin sunağının önüne koyacak.
"esto es lo que ofrecerás sobre el altar cada día, continuamente: dos corderos de un año
‹‹düzenli olarak her gün sunağın üzerinde bir yaşında iki erkek kuzu sunacaksınız.
"después pondrás el altar del holocausto delante de la entrada de la morada, el tabernáculo de reunión
yakmalık sunu sunağını konutun -buluşma Çadırının- giriş bölümüne koy.
durante siete días expiarás el altar y lo santificarás; así será un altar santísimo. todo lo que toque al altar será santificado
yedi gün sunağı arındırarak kutsal kılacaksın. böylece sunak çok kutsal olacak. ona dokunan her şey de kutsal sayılacaktır.››
al ver esto, aarón edificó un altar delante del becerro y pregonó diciendo: --¡mañana habrá fiesta para jehovah
harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, ‹‹yarın rabbin onuruna bayram olacak›› diye ilan etti.
"cuando haya acabado de hacer expiación por el santuario, por el tabernáculo de reunión y por el altar, hará acercar el macho cabrío vivo
‹‹harun en kutsal yeri, buluşma Çadırını, sunağı arındırdıktan sonra, canlı tekeyi sunacak.
"harás un altar de madera de acacia. será cuadrado, de 5 codos de largo, de 5 codos de ancho y de 3 codos de alto
‹‹sunağı akasya ağacından kare biçiminde yap. eni ve boyu beşer arşın, yüksekliği üç arşın olacak.
aquel día gedeón fue llamado jerobaal, que quiere decir: "que baal contienda con él", por cuanto derribó su altar
o gün yoaş, ‹‹baal kendini savunsun, yıkılan sunak onun sunağıdır›› diyerek gidyona yerubbaal adını verdi.