Vous avez cherché: grêle (Français - Turc)

grêle
dolu

grêle récenteweather condition
yakın zamanda doluweather condition

orage, grêle, brouillardweather condition
gök gürültülü fırtınalı sisweather condition

grêle & #160; / grésilweather condition
küçük dolu/ kar taneleriweather condition

gros orage pluie grêle brumeweather condition
Şiddetli gök gürültülü yağmurlu dolulu hafif sisweather condition

orage par endroits, grêle, brumeweather condition
görüş alanı içinde gök gürültülü fırtınalı dolulu hafif sisweather condition

forte grêle & #160; / grésilweather condition
Şiddetli küçük dolu/ kar taneleriweather condition

orage, grêle & #160; / grésilweather condition
gök gürültülü fırtınalı küçük dolu/ kar taneleriweather condition

orage modéré, pluie, grêle, brouillardweather condition
hafif gök gürültülü yağmurlu dolulu sisweather condition

gros orage pluie grêle & #160; / grésilweather condition
Şiddetli gök gürültülü fırtınalı yağmurlu küçük sis/ kar taneleriweather condition

forte pluie d'orage et grêle et brouillard weather condition
Şiddetli gök gürültülü fırtınalı yağmurlu dolulu sisweather condition

averses orageuses, grêle, brouillard & #160; / brumeweather condition
gök gürültülü fırtınalı yağmurlu dolulu sis/ pusweather condition

averses orageuses par endroits, grêle & #160; / grésilweather condition
gök gürültülü fırtınalı yağmurlu küçük dolu/ kar taneleriweather condition

feu et grêle, neige et brouillards, vents impétueux, qui exécutez ses ordres,
onun buyruğuna uyan fırtınalar,

orage modéré, pluie, grêle, brouillard & #160; / brumeweather condition
hafif gök gürültülü yağmurlu dolulu sis/ pusweather condition

forte pluie d'orage et grêle et brouillard & #160; / grêleweather condition
Şiddetli gök gürültülü yağmurlu dolulu sis/ pusweather condition

es-tu parvenu jusqu`aux amas de neige? as-tu vu les dépôts de grêle,
dolunun ambarlarını gördün mü?

et il fait descendre du ciel, de la grêle [provenant] des nuages [comparables] à des montagnes.
o, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir.

pharaon, voyant que la pluie, la grêle et les tonnerres avaient cessé, continua de pécher, et il endurcit son coeur, lui et ses serviteurs.
firavun yağmurun, dolunun, gök gürlemesinin kesildiğini görünce, yine günah işledi. hem kendisi, hem görevlileri inat ettiler.

ce fut seulement dans le pays de gosen, où étaient les enfants d`israël, qu`il n`y eut point de grêle.
yalnız İsraillilerin yaşadığı goşen bölgesine dolu düşmedi.