Vous avez cherché: wesh le sang (Français - Turc)

tié bg le sang
amina kodum

ils ont les pieds légers pour répandre le sang;
‹‹ayakları kan dökmeye seğirtir.

ceci est le sang de l`alliance que dieu a ordonnée pour vous.
‹‹tanrının uymanızı buyurduğu antlaşmanın kanı budur›› dedi.

car il est impossible que le sang des taureaux et des boucs ôte les péchés.
Çünkü boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.

ils se rassemblent contre la vie du juste, et ils condamnent le sang innocent.
suçsuzu ölüme mahkûm ediyorlar.

les yeux hautains, la langue menteuse, les mains qui répandent le sang innocent,
suçsuz kanı döken eller,

moïse l`égorgea, et répandit le sang sur l`autel tout autour.
musa koçu kesti, kanını sunağın her yanına döktü.

il fit pareillement l`aspersion avec le sang sur le tabernacle et sur tous les ustensiles du culte.
aynı biçimde çadırın ve tapınmada kullanılan bütün eşyaların üzerine kan serpti.

les paroles des méchants sont des embûches pour verser le sang, mais la bouche des hommes droits est une délivrance.
doğruların konuşmasıysa onları kurtarır.

et il leur dit: ceci est mon sang, le sang de l`alliance, qui est répandu pour plusieurs.
‹‹bu benim kanım›› dedi İsa, ‹‹birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.

les mesures de répression actuelles sont survenues après que des troubles ethniques ont éclaté pour se terminer dans le sang à kachgar le 28 juillet.
mevcut resmi kısıtlama, 28 temmuz tarihinde kaşgar kentinde patlak veren kanlı etnik ayaklanma sonrasında getirildi.

car ceci est mon sang, le sang de l`alliance, qui est répandu pour plusieurs, pour la rémission des péchés.
‹‹Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.

la consommation de cocaïne combinée à l’alcool augmente jusqu’à 30% le taux de cocaïne dans le sang.
kokain ve eroinin aynı zamanda kullanımıyla ilişkili sorunların tedavisi, bazı ülkelerde önemi giderek artan bir husus haline gelmektedir.

c`est pourquoi celui qui mangera le pain ou boira la coupe du seigneur indignement, sera coupable envers le corps et le sang du seigneur.
bu nedenle kim uygun olmayan biçimde ekmeği yer ya da rabbin kâsesinden içerse, rabbin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur.

et il se jeta sur le butin. il prit des brebis, des boeufs et des veaux, il les égorgea sur la terre, et il en mangea avec le sang.
yağmaladıkları mallara saldırdılar; davarları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi hemen oracıkta kesip kanını akıtmadan yediler.

car si le sang des taureaux et des boucs, et la cendre d`une vache, répandue sur ceux qui sont souillés, sanctifient et procurent la pureté de la chair,
tekelerle boğaların kanı ve serpilen düve külü murdar olanları kutsal kılıyor, bedensel açıdan temizliyor.

certes, il vous interdit la chair d'une bête morte, le sang, la viande de porc et ce sur quoi on a invoqué un autre qu'allah.
allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı.

et ils crièrent à haute voix, et ils se firent, selon leur coutume, des incisions avec des épées et avec des lances, jusqu`à ce que le sang coulât sur eux.
böylece yüksek sesle bağırdılar. adetleri uyarınca, kılıç ve mızraklarla kanlarını akıtıncaya dek bedenlerini yaraladılar.

et nous avons alors envoyé sur eux l'inondation, les sauterelles, les poux (ou la calandre), les grenouilles et le sang, comme signes explicites.
biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların üzerine tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik.yine de inad edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.