Vous avez cherché: croire (Français - Turc)

croire
inanmak

qu'ont-ils à ne pas croire?
artık ne oldu onlara da inanmıyorlar.

cependant, elles n'étaient pas disposées à croire.
peygamberleri, onlara apaçık delillerle gelseydi gene de inanmazlardı.

si vous ne voulez pas croire en moi, éloignez-vous de moi».
"bana inanmadınızsa bari benden uzak durun!"

dis: «le jour de la victoire, il sera inutile aux infidèles de croire!
de ki: "fetih günü, küfre sapanlara imanları yarar sağlamayacaktır.

nous convoitons que notre seigneur nous pardonne nos fautes pour avoir été les premiers à croire».
"biz, ilk iman edenler olduğumuz için rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız."

depuis quelques années seulement, certains indices portent à croire que la consommation de cocaïne constitue un problème croissant en europe.
son yıllarda kokain kullanımının avrupa’da büyüyen bir sorun olduğuna dair sinyaller vardır.

certes nous lui avons montré tous nos prodiges; mais il les a démentis et a refusé (de croire).
and olsun ki, biz, firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. böyle iken o yine onları yalan sayıp kabulden çekindi.

ils veulent prendre pour juge le tâghût, alors que c'est en lui qu'on leur a commandé de ne pas croire.
bunlar, tağutun önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır.

et qu'avez-vous à ne pas croire en allah, alors que le messager vous appelle à croire en votre seigneur?
peygamber sizi, rabbinize iman etmeye çağırdığı halde niçin allah'a inanmıyorsunuz?

mais (les gens) étaient tels qu'ils ne pouvaient croire à ce qu'auparavant ils avaient traité de mensonge.
(fakat onlar) önce yalanlamış oldukları şeye bir türlü inanmıyorlardı.

dis: «le jour de la victoire, il sera inutile aux infidèles de croire! et aucun délai ne leur sera donné».
de ki, "zafer günü, inkarcılara inanmaları bir yarar sağlamıyacaktır; kendilerine bir başka şans da tanınmayacaktır."

dis: «comment donc se fait-il que vous soyez ensorcelés?» [au point de ne pas croire en lui].
"Öyle ise nasıl olur da büyülenirsiniz?" de.

est-ce que vous nous reprochez autre chose que de croire en allah, à ce qu'on a fait descendre vers nous et à ce qu'on a fait descendre auparavant?
sizin bizden hoşlanmayışınızın tek sebebi galiba şudur: biz allah'a iman ettiğimiz gibi, hem kendimize indirilen kitaba, hem de daha önce indirilen ilâhî kitaplara iman etmekteyiz.

mais ensuite, quiconque d'entre vous refuse de croire, je le châtierai d'un châtiment dont je ne châtierai personne d'autre dans l'univers.»
ama bundan sonra küfre sapanınıza öyle bir azapla azap edeceğim ki, âlemlerden hiç kimseye böyle bir azap yapmamışım."