Vous avez cherché: incessante (Portugais - Turc)

e incessante.
ve sonu gelmiyor.

isto é incessante.
evet. bu aşırıydı.

- micção incessante.
aşırı idrar.

com queixas minha incessante
"...bitmek bilmez şikayetlerimden"

vossa generosidade é incessante.
cömertliğiniz bitmek bilmiyor.

ordens de marcha incessante!
yürüyüşe başlıyoruz.

ira incessante, vingança e inveja.
barışmaz Öfke, kan gütme, nazar değdiren haset.

a incessante charada não podia continuar.
devam eden bu maskaralık artık sona ermeliydi.

sempre o vento, incansável e incessante.
bu rüzgar daimi, sonu gelmez ve azalmaz.

tinha-me esquecido do entusiasmo incessante.
İnsanın kalbini durduran şu heyecanları unutmuşum.

as suas sombras numa busca incessante noite fora
* gecenin içinde gölgelerini arayan*

o piar incessante das corujas vai ensurdecer-nos.
baykuşlar, mütemadiyen ötüşleriyle bizi sağır edecek.

obviamente... o seu sofrimento incessante será um forte.
Şurası belli ki çektiği aralıksız acı kuvvetli yanlara gidecek.

"com o seu incessante chilrear e instintos predatórios.
sürekli ötmesi ve avcılığı yüzünden bu adı almıştır.

como as areias do tempo sou incessante e implacável!
kum saatindeki kumlar gibi sürekli ve acımasızım.

os vizinhos ouviram um murmúrio incessante, noite e dia.
komşular, gece ve gündüz alçak sesli inlemeler duymuşlar.

a incessante procura pela emma está a levá-los à falência.
emma'yı aramaları onları iflas ettirmiş gibi görünüyor.

este raro esqueleto é resultado de vinte anos de trabalho incessante.
bu benzersiz iskelet, aralıksız 20 yıl emeğin ürünü.

seria como render-me à incessante gota, gota, gota... da existência.
bu, varoluşun ardı arkası kesilmeyen damlamasına karşı bir teslim oluş olurdu.

cala-te cohen, essa tua conversa incessante faz-me constantemente errar.
bir dakika olsun, sus cohen. sürekli konuşup, dikkatimi dağıtıyorsun.