Vous avez cherché: beklentiler (Turc - Anglais)

beklentiler ;
expectations;

gerçekçi beklentiler
realistic prospects

beklentiler düşük.
expectations are low.

ve beklentiler iki türlüdür.
and the hope was two-fold.

olimpiyatlarda mali beklentiler yüksek
financial expectations high for the olympics

2006 yılı için de beklentiler yüksek.
expectations are also high for 2006.

ulusal yetki alanı ve beklentiler
reference manuals/handbooks

peki söz konusu beklentiler gerçekçi mi?
are these expectations realistic?

geleceğiyle ilgili beklentiler artmaya başladı.
expectations about his future began to increase.

bazen şekillendirilmiş kültürel beklentiler bile ediniyoruz.
sometimes we even have these formalized cultural expectations.

ancak bu beklentiler gerçekleşmedi ve ekonomi büyümeye devam etti.
but that did not materialise and the economy continued to grow.

olympus e-p1 modeli ile ilgili beklentiler çok yüksekti.
expectations about the olympus e-p1 ran high.

bu beklentiler, 2003 yılından bu yana drc’ye rehberlik ediyor.
these expectations provided the guidance given to the drc in 2003.

geri bildirim kapsamında çözüme ve süreye ilişkin beklentiler yer almalıdır.
the expectations regarding the solution and time should be included within the scope of the feedback.

erkekler için utanç birsürü kendiyle yarışan, çelişkili beklentiler değil.
for men, shame is not a bunch of competing, conflicting expectations.

yaz sezonunun zirve yaptığı haziran ve temmuz ayları için beklentiler yüksekti.
expectations ran high for june and july, which marked the peak of the summer season.

slobodan miloseviç'in ekim 2004'te devrilmesinden sonra beklentiler yüksekti.
expectations were high after the ouster of slobodan milosevic in october 2000.

dolayısıyla, uyuşturucu bilgi ağına ilişkin beklentiler değişimlere duyarlı nitelikte olmalıdır.
the demands placed on the drugs information network must therefore be responsive to change.

bazı gözlemciler ise medyayı haksız beklentiler içine girdiği ve ön yargılı davrandığı için suçladı.
some observers accused sections of the media of bias, unfair expectations, and negative reporting.

annem ve babamın ben ve kız kardeşim için küçük beklentiler dışında her türlü beklentisi vardı.
my own parents had anything but low expectations for me and my sister.