Vous avez cherché: biriyle iş yapmak (Turc - Anglais)

tom biraz iş yapmak zorundaydı.
tom had to do some work.

ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.
you must consider what kind of work you want to do.

İşimi yapmak zorundayım.
i have to do my job.

İşte yapmak istediğim şey.
here's what i want to do.

"memleketiniz neresi", "ne iş yapmak istiyorsunuz?"
"what's your hometown?" "what occupation do you seek?"

İşi yapmak uzun zaman almayacak.
it won't take long to do the job.

güneydoğu avrupa'da İş yapmak
doing business in southeast europe

sanırım işi yapmak kolay olacak.
i think it will be easy to do the job.

ben bu işi yapmak için nitelikli değilim.
i'm not qualified to do this job.

hırvatistan'da iş yapmak isteyen dış yatırımcılar ciddi engellerle karşılaşıyorlar
foreign investors face significant obstacles to doing business in croatia

bir iş bul.
find a job.

ama sadece bu işi yapmak için bir alan verdim.
but i gave them the room to just do the thing.

başarılı bir iş.
brilliant work.

ancak bazen işinizi yapmak için ödediğiniz bedel budur.
however, sometimes this is the price you pay for doing your job.

ne iş yapmaktasınız sizler
my data is finished for video call

anlamlı bir iş yapamadım.
i didn't actually get meaningful work done.

bir iş arıyorum, efendim.
i am looking for a job, sir.

bir işi yapmak istedi mi, “şöyle olsun” demesi kâfidir.
glorified (and exalted be he above all that they associate with him).

x.- kendisine verilen işi yapmamak; yetkisi dışında oian işi yapmak,
x.- not performing the job entrusted to itself; performing the job outside of its authority,

onlara doğru zamanda doğru ilacı almak gibi basit bir işi yapmak için gizlice yardım eden bir teknoloji bu.
it's surreptitious technology that's helping them do a simple task of taking the right pill at the right time.