Vous avez cherché: dayanan (Turc - Anglais)

dayanan belgeler
documents based on

yağışa dayanan tarım
rainfed farming

arabana dayanan şu adam kim?
who's that guy leaning against your car?

ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
but he that shall endure unto the end, the same shall be saved.

her ülke için mevcut son ankete dayanan bilgiler.
information based on the last survey available for each country.

apertium kurallara dayanan bir makine çeviri platformudur.
apertium is a rule-based machine translation platform.

kosova meclisi ahtisaari planına dayanan yasaları onayladı
kosovo assembly approves laws based on ahtisaari plan

fakat bu benlik, başkalarının projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon.
but the self is a projection based on other people's projections.

foça' nın belgelere dayanan 3000 yıllık bir tarihi vardır.
foca has a 3000-year history based on documents.

bu güçlüklere dayanan makedonya, 2005 yılında ab aday statüsü elde etti.
having weathered these challenges, macedonia obtained eu candidate status in 2005.

mandıracılık, süt üreten sığırların beslenmesine dayanan bir tür hayvancılık alanıdır.
a dairy farm produces milk and a dairy factory processes it into a variety of dairy products.

html’e dayanan markup dili gibi bir şeye sahip bir system geliştirdik.
we developed a system such that it had a markup language based on html.

ancak seferler hâlâ, bazıları balkan ihtilaflarına dayanan çeşitli kısıtlamalarla engelleniyor.
however, flights are still constrained by various restrictions, some of them dating back to the balkan conflicts.

böylelikle izleyicilerine avrupa düzeyindeki uyuşturucu sorununun belgelere dayanan bir tablosunu sunar.
in doing so, it provides its audiences with an evidencebased picture of the drug phenomenon at european level.

Çalışma sonuçlarında paspalum türleri arasında genetik farklılıklara dayanan tuz toleransları tespit edilmiştir.
as a result of the study, the salt tolerance based on the genetic differences among the paspalum types has been determined.

oysa allah'a güvenip dayanan bilir ki, allah azîz ve hakîm'dir.
but he who places his trust in god [knows that], god is almighty and wise.

desperate serbwife, kentin eski moda sayaçlar yerine yazılı mesaja dayanan yenilikçi yaklaşımını övüyor.
desperate serbwife lauds the city's innovative approach, which relies on text messaging instead of old-fashioned metres.

bilgiye dayanan kesin inanç sahipleri için allah'tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi?
and who is better in judgement than allah for a people who have firm faith.

kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.
and they smote the men that were at the door of the house with blindness, both small and great: so that they wearied themselves to find the door.

filmler geleneksel olarak, geçmişi İ.Ö. 1. yüzyıla dayanan vespasian amfiteatrı'nda gösteriliyor.
the films are traditionally screened in vespasian's amphitheatre, dating from the 1st century ad.