Vous avez cherché: dayanarak (Turc - Anglais)

...ya dayanarak
based on

neye dayanarak müjde veriyorsunuz?"
just consider what tiding do you give me!"

neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince:
just consider what tiding do you give me!"

bu bulgulara dayanarak size bir soru yönelteyim.
based on these findings, i have a question for you.

ve buna dayanarak liderler için bir ritüel geliştirdik.
and based on this, we created a ritual for leaders.

gözle görülene değil, imana dayanarak yaşarız.
(for we walk by faith, not by sight:)

sana verdiği söze dayanarak rabbine bizim için dua et!
invoke your lord for us because of his promise to you.

İlk transistöre dayanarak interneti tahmin etmenin yolu yoktur.
there's no way of predicting the internet based on the first transistor.

bu yönetmelik hükümleri bir iş sözleşmesine dayanarak çalışanlara uygulanır.
the provisions of this regulation shall be applied to the employees based on a employment contract.

ve gerçekten yorum yapmak, ünlüler hakkındaki algılarımıza dayanarak,
and really commenting, you know, based on the perception we have of the celebrities.

doğru sözlü iseniz bana bilgiye dayanarak cevap verin."
inform me with knowledge if you are truthful.

bu bilgiye dayanarak sanccob penguen yavrularını destekleme projesi başlattı.
so, armed with this knowledge, sanccob has a chick-bolstering project.

ama biz aklanmanın verdiği umudun gerçekleşmesini ruha dayanarak, imanla bekliyoruz.
for we through the spirit wait for the hope of righteousness by faith.

ampirizm yetersizdir çünkü bilimsel teoriler görünenleri, görünmeyenlere dayanarak açıklar.
empiricism is inadequate because, well, scientific theories explain the seen in terms of the unseen.

bu altı ülkenin temin ettiği verilere dayanarak, avrupa ülkelerinin toplam uyuşturucuya
applying to the remaining countries the value of the first and third quartiles of the distribution of the percentage of total general government expenditure (0.18% and 0.69% respectively), and of the percentage of gdp (0.08% and 0.37% respectively) publicly spent by the six selected countries, provides an interval of the overall total accumulated expenditure.

hükümet, yasalara ve anayasaya dayanarak, karşılıklılık tedbirlerinin uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
the government obliges -- based on the laws and the constitution -- to implement the reciprocity measures.

adobe, flex builder'in yeni sürümünü açık kaynak eclipse platformuna dayanarak kurdu.
adobe based the new version of flex builder on the open source eclipse platform.

) bu tahmin, yeni verilere dayanarak, 1,5 milyondan 1,4 milyona değiştirilmiştir.
) this estimate has been adjusted from 1.5 to 1.4 million on the basis of new data.

dediler: "hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
"we have given you the happy tidings of a truth," they replied. "so do not be one of those who despair."

raporda, “üye ülkeler, ikili anlaşmazlıklara dayanarak katılım sürecini engellememelidir”, deniliyor.
member states "must not obstruct or block the accession process over questions relating to bilateral disputes", the report says.