Vous avez cherché: dedigim (Turc - Anglais)

dedigim gibi, grubumuz kucuk.
like i say, it's a tight knit community.

bu benim uygun teknoloji dedigim sey
this is what i mean about appropriate technology.

benim dedigim de, "kafeteryalarin nesi kotu?"
but my argument is, "what's wrong with cafeterias?"

fakat bunu söyleyerek, gelişmekte olan fikirler dedigim düşünceye geldik.
but having said that, then we come to what i call as ideas in progress.

evet, komite baskanin verdigi tibbi tavsiye evet, size dedigim gibi beceremiyeceksiniz yapamazsiniz, biliyorum
yes, that's the medical advice the committee chairman says, "yes, i told you, you weren't going to be able to, you can't do this, i just know it."

ipliklerin resmi dedigim bu resimleri yaptim, ve bunlara isim olarak yapiminda kullandigim ip miktarini verdim.
i made these pictures called "pictures of thread," and i named them after the amount of yards that i used to represent each picture.

dedigim su, bizim asidan sitma, aids'ten korunmamizdan fazlasina ihtiyacimiz var. ben tedavi edilmek istiyorum uygun bir hastanede eger basima orada birsey gelirse
i'm saying we need more than just, you know, vaccination, malaria, aids, because i want to be treated in a proper hospital if something happens to me out there.

akademik bir kokteyle gittiğimde, etraftaki profesörler hangi alandan olduğumu sorduklarında ve "felsefe." dedigim zaman bana sıkkın gözlerle bakıyorlar.
when i go to an academic cocktail party and there are all the professors around, they ask me what field i'm in and i say, "philosophy" -- their eyes glaze over.

dedigin mantikli ekran resmide olur
what you say is reasonable. the screen shot is okay