Vous avez cherché: doldurmak (Turc - Anglais)

doldurmak
populate

sıfırla doldurmak
zero

(bir formu) doldurmak
fill-in (a form)

tom bu formları doldurmak zorunda.
tom has to fill out these forms.

ve tamamen limitleri doldurmak üzereyiz.
and we are simply running out of spectrum.

bu çukuru bir şeyle doldurmak zorundayız.
we've got to fill this hole with something.

Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
then you just have to fill out this card.

seçimi doldurmak için basınthe style has no fill
press to apply fill to selection

ve bu boşlukları doldurmak için hemen yalanlara başvuruyoruz.
and boy are we willing to fill in those gaps in our lives with lies.

bu başvuru formunu fransızca doldurmak zorunda mıyım?
do i have to fill out this application form in french?

tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.

bütün bunun amacı, bu tabloya bakıp onu doldurmak.
but the whole point of this thing is for them to look at this chart and fill it out.

bu şekli yeni parçacıklarda doldurmak bize dolu e8'i verecektir.
filling in these new particles completes this pattern, giving us the full e8.

eski gönderim bilgisi bulundu, alanları doldurmak ister misiniz?
old upload information found, fill out fields?

yani 280 metrekarelik bir galeriyi doldurmak ne demek, hiç fikrim yoktu.
so i had no idea what it meant to fill a 3,000 square-foot gallery.

son girişimde, 413 makamı doldurmak için yalnızca 162 adayla seçimler yapıldı.
in the latest attempt, elections were held to fill 413 positions, with only 162 candidates taking part.

sizde okkalar İnşaat ailesine katılmak isterseniz yapmanız gereken aşağıdaki formu doldurmak.
if you wish to join the okkalar insaat family, the first thing you need to do is fill out the form below.

albüm toplam 600 çıkartmadan oluşuyor, dolayısıyla tamamını doldurmak kolay bir iş değil.
the album has room for 600 stickers, so filling it is not an easy task.

devlet bütçesini doldurmak için memurların telefonlarını iptal etmekten fazlası gerekir." dedi.
it takes a lot more than the abolition of officials' telephones to fill the state budget," lovrincevic said.

tabağı kendim doldurmak yerine, bu onlara istedikleri kadar az bir şeyi almada yardımcı olabiliyorlar.
rather than me putting a dish down, they were allowed to help themselves to as much or as little as they wanted.