Vous avez cherché: engelliyor (Turc - Anglais)

engelliyor
blocking

düşünceyi köreltiyor ve yaratıcılığı engelliyor.
it dulls thinking and blocks creativity.

siyasi geçimsizlik bh polis reformunu engelliyor
political discord blocks bih police reform

bu da onların yasal olarak kurulmalarını engelliyor.
this prevents them from being set up legally.

bh'nin bölünmüş pazarı büyüme umutlarını engelliyor
divided bih market hinders growth prospects

güçlü dalgalar ve rüzgarlar arama çalışmalarını engelliyor.
strong waves and winds are hindering search efforts.

hükümet onların bratislava'daki matbaalarla çalışmasını engelliyor.
the government cutting them off from all the printing facilities in bratislava.

jelatini çıkarmaya çalışıyorum ama statik elektrik her şeyi engelliyor.
and i'm trying to remove it. and the static is interfering with everything.

milletvekili dokunulmazlığı türkiye'de yolsuzlukla mücadele Çabalarını engelliyor
parliamentary immunity hampers anti-corruption efforts in turkey

(Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun?
are you trying to prevent us from worshiping what our parents worship?

buz kütleleri tuna nehri üzerindeki taşımacılığı engelliyor. [reuters]
ice chunks are preventing shipping on the danube river. [reuters]

ocak ayından beri daire, aşırı borçlanmış kişilere yeni kredi verilmesini engelliyor.
since january, it prevents giving new loans to over-indebted persons.

ayrıca sırp siyaseti de organize suçla bağlantılarla dolu ve bu da polisin çalışmalarını engelliyor.
and serbian politics is rife with links to organised crime. as a result, police work is obstructed.

etkileyici kaynaklara rağmen, arnavutluk'un altyapı eksiklikleri ülkenin potansiyelini engelliyor.
despite impressive resources, albania's lack of infrastructure hampers the country's potential.

fakat diğer taraftan dış borç artıyor; yargının yetersizliği ise özel sektörün gelişmesini engelliyor.
however, external debt increased further and the private sector development is still hampered by an inefficient judiciary.

dolayısıyla, vücudun, normal çalışırken anjiogenezi dengelemeye çalışması kan damarlarının kanserleri beslemesini engelliyor.
so the body's ability to balance angiogenesis, when it's working properly, prevents blood vessels from feeding cancers.

yargıdaki bir türlü giderilemeyen kurumsal yetersizlikler de, hükümetin kaçakçılıkla etkin bir şekilde mücadele etmesini engelliyor.
persistent institutional deficiencies in the judiciary continued to hamper the government’s ability to effectively combat trafficking.

bir modem/kablo/dsl İndirme hızlandırıcısı/yöneticisi indirme işlemini engelliyor mu?
do i need to purchase a license if i need the java runtime environment for multiple users in my company?

ab'deki ekonomik durgunluk, korumacı eğilimleri korukluyor ve doha ticaret surecinden başarılı sonuç alınmasını engelliyor.
economic stagnation in the eu fuels protectionist tendencies, impeding a successful outcome to the doha trade round.

doğa elinden geleni yapsa bile, bu kayak beldesinin kosova'nın turizmi geliştirme planlarına dahil edilmesini siyaset engelliyor.
even when nature co-operates, politics prevents the resort from being integrated into plans to develop kosovo's tourism sector.