Vous avez cherché: getiriyor (Turc - Anglais)

metni getiriyor
fetching body

bu ek maliyet getiriyor.
and that creates additional costs.

birisini getiriyor musun?
are you bringing anyone?

İnsanlar duruma ne getiriyor?
what do the people bring into the situation?

bu da bizi 0.8'e getiriyor.
so that brings us down to 0.8.

ab şimdi endişelerini dile getiriyor.
the eu is now voicing concern.

bu da beni üçüncü çelişkiye getiriyor.
which brings me to my third paradox.

ve bilmek, önemsemeyi beraberinde getiriyor.
and with knowing comes caring.

theo jansen yeni yaratıklar meydana getiriyor
theo jansen creates new creatures

felaketler tedbir alma ihtiyacını gündeme getiriyor
disasters highlight need for preventive measures

seller ayrıca sivrisinekleri de beraberinde getiriyor.
furthermore, floods bring mosquitoes.

andrew mwenda afrikaya yeni bir bakış getiriyor
andrew mwenda takes a new look at africa

bu da dış kaynak bulunmasını şart haline getiriyor.
that means external funding sources are crucial.

59.999 mil besin getiriyor ve atıkları taşıyor.
59,999 miles that are basically bringing nutrients and taking waste away.

fakat sayısal indirgenmezlik gibi yeni sorunları da getiriyor.
it also brings up new issues, though, like computational irreducibility.

romanya'da siyasi kriz yüksek ekonomik risk getiriyor
romanian political crisis runs a high economic risk

ixquick arama motoru anonim web tarama olanağı getiriyor
search engine ixquick introduces anonymous web browsing

bu tarih, ihtilafı yaşayanlarda güçlü anıları geri getiriyor.
the date brings back strong memories among those who experienced the conflict.

böylece bunlar yoğun, duygusal bir bağlılığı meydana getiriyor.
and so these combine to form a very intense emotional engagement.

anto gaşiç, "ayıp!" diyerek halkın görüşünü dile getiriyor.
"shame!" anto gashic said, summing up the public mood.