Vous avez cherché: hapishaneye (Turc - Anglais)

hapishaneye girebilirim.
i could go to jail.

tom hapishaneye gitmeyecek.
tom won't go to prison.

okul bir hapishaneye benziyor.
the school looks like a prison.

hapishaneye gidip: “yusuf!
“o yusuf!

polis seni hapishaneye koyacak.
the police will put you in prison.

o okul tam bir hapishaneye benziyor.
that school looks just like a prison.

hele siz beni hapishaneye bir gönderiverin!”
he said: "i will tell you the interpretation of this dream; just send me (to joseph in prison)."

polis tom'u hapishaneye götürdü.
the police took tom to jail.

Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
you can cage the singer but not the song.

onunla birlikte hapishaneye iki genç adam da girdi.
two other youths were imprisoned along with him.

tom'un hapishaneye gidip gitmediği umurumda değil.
i don't care if tom goes to prison.

hapishaneye varıp: "ey doğru sözlü yusuf!
"o joseph!" (he said) "o man of truth!

kendisine emrettiğimi yapmazsa hapishaneye atılacak ve aşağılanacaktır," dedi.
if he does not yield to me, i shall order him to be locked up in prison to make him humble."

osmanlılar 1521 yılında belgrad'ı aldığında nebojsa kulesi hapishaneye dönüştürülmüş.
when the ottomans conquered belgrade in 1521, the nebojsa tower was turned into a prison.

hapishanede bekçiler öğle yemeğini yerken, mahkumlar kaçtı.
as the prison wanders were eating their lunch, the prisoners escaped.