Vous avez cherché: kızgınlık (Turc - Anglais)

kızgınlık
anger

kızgınlık siklusu
oestrous cycle

kızgınlık nerede?"
where is the anger?"

nüfusun çoğunluğunda kızgınlık var.
there is anger among the majority of population.

ama kızgınlık aşağılamaya döndüğünde, reddedilmişsinizdir.
but when anger turns to contempt, you've been dismissed.

haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
i feel resentment against your unwarranted criticism.

Şimdi kızgınlık ile, eşit bir oyun alanında iki insan vardır.
now with anger, you've got two people on an even playing field.

fakat sonra, babamın vefatına dair kızgınlık ve depresyon beni sardı.
but then the anger and the depression about my father's death set in.

bir de kızgın olanlarla tanıştım, ve kızgınlık şiddete dönüşebilir, ve hepimiz buna aşinayız.
and then i met some who were angry, and anger that can turn to violence, and we're all familiar with that.

konuyla ilgili kızgınlık, mahkemenin gerçek kararıyla ilgili bariz bir karışıklık yüzünden daha da arttı.
anger over the issue has been fueled by apparent confusion over what the court actually decided.

firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!
[fir'aun (pharaoh)] said: "you have believed in him before i give you leave.

firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "ben size izin vermeden o'na iman ettiniz ha!
(pharaoh) said: ye put your faith in him before i give you leave.

duvardan tüfeği almış ve o kızgınlıkla ineğe ateş etmiş
he took the rifle from the wall, and he angrily fired at the cow