Vous avez cherché: seyreden (Turc - Anglais)

genel ödem ve asitle seyreden siroz
general edema and cirrhosis accompanied by acid

denizde yüksek dağlar gibi seyreden gemiler o'nun ayetlerindendir.
among his signs are the ships [that run] on the sea [appearing] like landmarks.

organizatörler, zaferin düşük seyreden bilet satışlarını artırmasını umuyor.
organisers hope it would boost sluggish ticket sales.

ne yazık ki, okyanusta seyreden kürekli tekneler pek nadiren düz bir çizgi üzerinde ilerlerler.
unfortunately, ocean rowboats very rarely go in a straight line.

düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi.
and he committed the sun and the moon to your service, both continuously pursuing their courses, and he committed the night and the day to your service.

Şu sıralar 30 derecenin üzerinde seyreden ve yakında daha da artması beklenen hava sıcaklığı, işleri daha karmaşık hale sokuyor.
the job is particularly complicated because of high temperatures of over 30 degrees celsius, while they expect it will be much higher soon.

yunanistan'ın geçen yıl 215 milyar avronun üzerinde seyreden ülke borcu, 2010 yılında yaklaşık 330 milyar avroya ulaşmıştı.
greece's sovereign debt, which stood at over 215 billion euros in may last year, reached nearly 330 billion euros at the end of 2010.

* kaptan robert walton (aidan quinn) - kuzey kutbu yakınlarında seyreden geminin kaptanı.
* aidan quinn as captain robert walton, the commander of the ship which picks up frankenstein in the arctic circle.

bu aşamada, hayatımın seyrini giderek artan bir endişeyle seyreden anneannem, günlük dualarına benim bir an önce evlenip bir yerlere yerleşmemi de eklemeye başladı.
at this stage, my grandmother, who had been watching the course of my life with increasing anxiety, started to include in her daily prayers that i urgently get married so that i could settle down once and for all.

yıllar önce viyanalı matematikçi marchetti'nin askeri sanayii hakkında söylediklerini dinlemiştim. gizli keşifler ile sivil dünyadaki icatlar tam ters seyreden iki dalga şeklinde.
many years ago i heard a mathematician from vienna, whose name was marchetti, explain how the innovation in the military industry -- therefore, secret innovation -- and the innovation in the civilian society are two sinusoids that are kind of opposed.

imf 8 ekim Çarşamba günü yayınladığı bir raporda, mevcut mali kriz ve hala yüksek seyreden enerji ve meta fiyatlarının, dünya çapında ekonomik büyümeyi aşağı çekerek bir çok gelişmiş ekonomiyi krize iteceği öngörüsünde bulundu.
the current financial crisis and still-high energy and commodity prices will drive down economic growth worldwide, pushing many advanced economies into recession, the imf predicted in a report wednesday (october 8th).

26 ağustos pazar günü platanos'ta, antik olimpia yakınlarında evlerini boşalttıktan sonra alevleri seyreden yöre sakinleri görülüyor. [getty images]
residents watch the fires after evacuating their homes near ancient olympia in platanos on sunday (august 26th). [getty images]

aranızda yeni yılda oprah winfrey!i seyreden var mı? o oradaydı, nancy de oradaydı, bu albümden parçalar söylüyorlardı, ve parçaların hakları da okulumuza bağışlanmıştı.
and any of you who happened to have been watching oprah winfrey on christmas day, he was there and nancy was there singing excerpts from this album, the rights to which she donated to our school.

barbu'ya göre diğer bir sorun da, şu anda avro karşısında 4,3'e karşı 1 oranında seyreden ve istikrarlı da olsa, oldukça yüksek bir seviyede bulunan romen para birimi.
another troubling factor, according to barbu, is romania's currency, which now stands at a rate of 4.3 to 1 against the euro, a quite high even if stable, level.

"azalmış olsa da yüksek seyreden döviz kuruna endeksli cari açığın savunmasızlık oluşturduğu ve politika manevraları için yeterli alan bırakmadığını" vurgulayan fon şöyle devam etti: "yakın vadede, büyümeyi desteklerken dış dengesizlikleri azaltmak önemli bir sorun olacaktır."
"the large -- albeit reduced -- current account deficit in the context of an exchange rate peg is a source of vulnerability and limits the room for policy manoeuvre," the fund stressed. "in the near term, supporting growth while reducing external imbalances will remain a key challenge."