Vous avez cherché: son bir saatte neler yaptın (Turc - Anglais)

bir saatte altmış dakika vardır.
an hour has sixty minutes.

ve son bir şey.
and just one last thing.

*bir saatte en çok: in 42 minutes.
* most in one hour: in 42 minutes.

evet. son bir tane yazacağım
yes. i'll write one last one.

fakat şimdi son bir konu.
but now one final thing.

bahsetmek istediğim son bir şey var.
so here's one last thing i'd like to mention.

belli bir saatte ofiste olmaları gerekmez, ya da hiç gelmeyebilirler.
they don't have to be in the office at a certain time, or any time.

bir saatte yüzlerce insanın faydalandığı çadırda masalar bir dolup bir boşalır.
the tables fill and empty quickly as several hundred people an hour benefit from the tent.

bütün gün boşum, sana uygun olan herhangi bir saatte gelip seni göreceğim.
i am free all day, i'll come and see you at any time that suits you.

en son bir ay önce venedik’e gittik.
we went to venice a month ago.

bahsedilmesi gereken son bir nokta, ifadelerin doğruluğudur.
one last thing worth mentioning is the truth value of expressions.

taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir.
a home for the transgressors,

Şahan, "sorunlar istense mecliste bir saatte çözülür, ama çözülmüyor." diyor.
"the problems could but solved in parliament in an hour, but they aren't," he said.

sonunda bir işi oldu.
i finally got a job.

sonunda bir yapımcıyı ikna eder.
haşmet knocks on every door with his script.

caddenin sonunda bir postane var.
there is a post office at the end of the street.

ben sonunda bir sürücü belgesi aldım.
i got a driver's license at last.

ama en sonunda bir insan gibi gönrünmeye başladım.
but eventually i started to look human again.

sonunda bir inek bulundu. ve bir tavuk bulundu.
finally found a cow -- and did find chicken.

bu veri, derlenmesinin sonunda bir yüzey şekli oluşturuyor.
and what this data leaves in its wake is a landscape.