Vous avez cherché: ferisiler (Turc - Croate)

ferisiler, ‹‹yoksa siz de mi aldandınız?›› dediler.
nato æe im farizeji: "zar ste se i vi dali zavesti?

ferisiler, İsanın sadukileri susturduğunu duyunca bir araya toplandılar.
a kad su farizeji èuli kako ušutka saduceje, okupiše se,

yeruşalimden gelen ferisiler ve bazı din bilginleri, İsanın çevresinde toplandılar.
skupe se oko njega farizeji i neki od pismoznanaca koji doðoše iz jeruzalema.

bunun üzerine ferisiler dışarı çıktılar, İsayı yok etmek için anlaştılar.
a farizeji iziðoše i održaše vijeæanje protiv njega, kako da ga pogube.

ferisiler ise, ‹‹cinleri, cinlerin önderinin gücüyle kovuyor›› diyorlardı.
a farizeji govorahu: "po poglavici ðavolskome izgoni ðavle."

başkâhinlerle ferisiler o'nu yakalayabilmek için, yerini bilenlerin haber vermesini buyurmuşlardı.
a glavari sveæenièki i farizeji izdadoše naredbu: ako tko sazna gdje je, neka dojavi da ga uhvate.

görevliler geri dönünce, başkâhinlerle ferisiler, ‹‹niçin onu getirmediniz?›› diye sordular.
doðoše dakle stražari glavarima sveæenièkim i farizejima, a ovi im rekoše: "zašto ga ne dovedoste?"

ferisiler İsaya, ‹‹bak, Şabat günü yasak olanı neden yapıyorlar?›› dediler.
"gle! zašto èine što subotom nije dopušteno?"

ferisiler, hatta bütün yahudiler, atalarının töresi uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler.
a farizeji i svi Židovi ne jedu ako prije temeljito ne operu ruke; drže se predaje starih.

sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur derler; ferisiler ise bunların hepsine inanırlar.
jer saduceji vele da nema uskrsnuæa, ni anðela, ni duha, a farizeji sve to priznaju.

onun yanında bulunan bazı ferisiler bu sözleri işitince, ‹‹yoksa biz de mi körüz?›› diye sordular.
Èuli to neki od farizeja koji su bili s njime pa ga upitaju: "zar smo i mi slijepi?"

bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: ‹‹din bilginleri ve ferisiler musanın kürsüsünde otururlar.
tada isus prozbori mnoštvu i svojim uèenicima:

bununla birlikte, önderlerin bile birçoğu İsaya iman etti. ama ferisiler yüzünden, havra dışı edilmemek için iman ettiklerini açıkça söylemediler.
ipak, mnogi su i od glavara vjerovali u njega, ali zbog farizeja nisu to priznavali: da ne budu izopæeni iz sinagoge.

ferisiler ise birbirlerine, ‹‹görüyorsunuz, elinizden hiçbir şey gelmiyor. bütün dünya onun peşine takıldı›› dediler.
farizeji nato rekoše meðu sobom: "vidite da ništa ne postižete. eno, svijet ode za njim!"

din bilginleriyle ferisiler, ‹‹tanrıya küfreden bu adam kim? tanrıdan başka kim günahları bağışlayabilir?›› diye düşünmeye başladılar.
pismoznanci i farizeji poèeše mudrovati: "tko je ovaj što huli? tko može grijehe otpuštati doli bog jedini?"

ferisiler ve din bilginleri İsaya, ‹‹Öğrencilerin neden atalarımızın töresine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?›› diye sordular.
zato farizeji i pismoznanci upitaju isusa: "zašto tvoji uèenici ne postupaju po predaji starih, nego neèistih ruku blaguju?"

‹‹vay halinize ey din bilginleri ve ferisiler, ikiyüzlüler! siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz.
jao vama pismoznanci i farizeji! licemjeri! nalik ste na obijeljene grobove. izvana izgledaju lijepi, a iznutra su puni mrtvaèkih kostiju i svakojake neèistoæe.

İsanın yanına gelen bazı ferisiler, onu denemek amacıyla şunu sordular: ‹‹bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması kutsal yasaya uygun mudur?››
pristupe mu tada farizeji pa, da ga iskušaju, kažu: "je li dopušteno otpustiti ženu s kojega god razloga?"

din bilginleri ve ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. kadını orta yere çıkararak İsaya, ‹‹Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı›› dediler.
uto mu pismoznanci i farizeji dovedu neku ženu zateèenu u preljubu. postave je u sredinu

‹‹ama vay halinize, ey ferisiler! siz nanenin, sedefotunun ve her tür sebzenin ondalığını verirsiniz de, adaleti ve tanrı sevgisini ihmal edersiniz. ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine getirmeniz gerekirdi.
"ali jao vama, farizeji! namirujete desetinu od metvice i rutvice i svake vrste povræa, a ne marite za pravednost i ljubav božju. ovo je trebalo èiniti, a ono ne zanemariti."