Vous avez cherché: bitirir (Turc - Espagnol)

budalayı kıskançlık bitirir.
porque la angustia mata al necio, y el apasionamiento hace morir al simple

yakar bitirir de gene bırakmaz.
no deja residuos, no deja nada.

edepsiz kadınsa kocasını yer bitirir.
la mujer virtuosa es corona de su marido, pero la mala es como carcoma en sus huesos

oynanan oyunu bitirir. kimse kazanmayacak.
abandona la partida actual. nadie será declarado ganador.

"allah sizi yerden bitirir gibi yetiştirmiştir."
alá os ha hecho crecer de la tierra como plantas.

allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.
alá os ha hecho crecer de la tierra como plantas.

allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir.
alá os ha hecho crecer de la tierra como plantas.

musa konuşmasını bitirir bitirmez korah, datan ve aviramın altındaki yer yarıldı.
aconteció que al acabar él de hablar todas estas palabras, se rompió la tierra que estaba debajo de ellos

onunla size, ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve çeşitçeşit meyveler bitirir.
gracias a ella, hace crecer para vosotros los cereales, los olivos, las palmeras, las vides y toda clase de frutos.

onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir.
gracias a ella, hace crecer para vosotros los cereales, los olivos, las palmeras, las vides y toda clase de frutos.

o suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyvalar bitirir.
gracias a ella, hace crecer para vosotros los cereales, los olivos, las palmeras, las vides y toda clase de frutos.

o, içine atılanı yer, bitirir. yine de bırakmaz, eski haline çevirip bu işi tekrar eder.
no deja residuos, no deja nada.

allah, sizin için, o su ile ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşit meyveleri bitirir.
gracias a ella, hace crecer para vosotros los cereales, los olivos, las palmeras, las vides y toda clase de frutos.

bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.
más bien, acumulad para vosotros tesoros en el cielo, donde ni la polilla ni el óxido corrompen, y donde los ladrones no se meten ni roban

bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. bir de bakarsınız ki, batıl yok olup gitmiştir.
antes, al contrario, lanzamos la verdad contra lo falso, lo invalida... y éste se disipa.

(allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir.
gracias a ella, hace crecer para vosotros los cereales, los olivos, las palmeras, las vides y toda clase de frutos.

bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.
ves la tierra reseca, pero, cuando hacemos que el agua baje sobre ella, se agita, se hincha y hace brotar toda especie primorosa.

yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
ves la tierra reseca, pero, cuando hacemos que el agua baje sobre ella, se agita, se hincha y hace brotar toda especie primorosa.

görmez misin ki şüphe yok, allah, gökten yağmur yağdırır da o sayede renkleri çeşitçeşit meyveler bitirir ve dağlarda da beyaz, kırmızı, çeşitli renklerde ve kapkara yollar meydana getirir.
¿no ves cómo ha hecho alá bajar agua del cielo, mediante la cual hemos sacado frutos de diferentes clases? en las montañas hay vetas de diferentes colores: blancas, rojas y de un negro intenso.

sonra onun ardından yedi kurak (yıl) gelir ki (tohumluk olarak) sakladığınız az miktar dışında, o yıllar için önceden biriktirdiklerinizi yeyip bitirir.
sucederán siete años de carestía que agotarán lo que hayáis almacenado previsoramente, salvo un poco que reserváis.