Vous avez cherché: yaşayabiliyorlardı (Turc - Slovaque)

sadece çetelerin pek ilgilenmediği ..fakir mahallelerdeki insanlar.. ...huzur içinde yaşayabiliyorlardı.
len v najchudobnejších štvrtiach, ktoré gangy nezaujímali.... ...mohli žiť ľudia bez obáv.

yaptıklarının karşılığında, dört ay sonra kendilerini de imha edene kadar kamp standartlarının çok üstünde yaşayabiliyorlardı.
{y:i:b}predtým, než boli sami {y:i:b}po štyroch mesiacoch vyhubení.

Çocukların onu taparcasına sevmesini anlayabiliyorum. Çünkü anne babalarıyla normalde yaşayamadıkları her türlü macerayı onunla yaşayabiliyorlardı.
určite ju zbožňovali, pretože s nimi vyvádzala dobrodružstvá aké rodičia nezvyknú.

böylece saf enerji olarak yaşayabiliyorlardı. saçma geldiğini biliyorum ama bu, oraya ulaşmak için evrimsel bir aracı olduğunun ilk kanıtı.
viem, že to znie smiešne, ale toto je prvý náznak že pri ceste tam možno došlo k evolučnému zásahu.

- biliyorum, şu an muhtemelen "dışarıdaki adamlara böyle şeyler yapıp burada nasıl yaşayabiliyorsunuz" diye düşünüyorsun ama biz olaya bu şekilde bakmıyoruz.
- viem čo si asi myslíš, "ako toto ospravedlniť povrchným chlapom tam vonku, ale napozeraj sa na to takto.