Hai cercato la traduzione di quand tu vient da Francese a Turco

qui te voit quand tu te lèves,
o ki (ibadet ve düşünme için) kalktığın/uyandığın zaman seni görür.

quand tu te libères, donc, lève-toi,
artık sen de ibadeti bitirince yorul.

je vais te marquer. viens quand tu veux
wer bisr du

et quand tu craindras pour lui, jette-le dans le flot.
onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu.

et célèbre la gloire de ton seigneur quand tu te lèves;
geceleyin de, gecenin sonunda yıldızların batışının ardından da o'na ibadet edip tenzih et.

et quand tu regarderas là-bas, tu verras un délice et un vaste royaume.
hangi tarafa baksan hep nimet, servet, ihtişam, büyük bir saltanat görürsün.

et il dit à jésus: souviens-toi de moi, quand tu viendras dans ton règne.
sonra, ‹‹ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an›› dedi.

mais quand tu fais l`aumône, que ta main gauche ne sache pas ce que fait ta droite,
siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin.

quand ta voix retentit, les peuples fuient; quand tu te lèves, les nations se dispersent.
sen ayağa kalkınca uluslar darmadağın olur.

il donna cet ordre au messager: quand tu auras achevé de raconter au roi tous les détails du combat,
ulağı şöyle uyardı: ‹‹sen savaşla ilgili ayrıntılı haberleri krala iletmeyi bitirdikten sonra,

et parmi eux, circuleront des garçons éternellement jeunes. quand tu les verras, tu les prendras pour des perles éparpillées.
etraflarında ebedî cennet çocukları dolaşır durur ki, onları gördüğünde parlaklıklarından ötürü etrafa saçılan inciler sanırsın.

et quand tu les vois, leurs corps t'émerveillent; et s'ils parlent tu écoutes leur parole.
onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin.

quand tu demandes ton cadeau d'aïd à cet oncle afghan... 😂 argh pourquoi kaka jan est-il si radin
amcana hediyeni sormandır... 😂 hayır kaka jan neden bu kadan cimri ki?

puis quand tu m'as rappelé, c'est toi qui fus leur observateur attentif. et tu es témoin de toute chose.
İçlerinde bulundukça gözetirdim, korurdum onları, fakat beni aldıktan sonra onların ne yaptıklarını sen gördün ve sen her şeye hakkıyla tanıksın.

et quand tu lis le coran, nous plaçons, entre toi et ceux qui ne croient pas en l'au-delà, un voile invisible,
biz, kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.

et nous révélâmes à la mère de moïse [ceci]: «allaite-le. et quand tu craindras pour lui, jette-le dans le flot.
musa'nın annesine: "onu emzir, ancak ne zaman onun can güvenliğinden endişelenirsen onu ırmağa at. korkma, üzülme.

alors [moïse] dit: «qu'est-ce qui t'a empêché, aaron, quand tu les as vus s'égarer,
(musa da gelince:) "ey harun" demişti. "onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"