Hai cercato la traduzione di but i don't want you to i worry not... da Inglese a Turco

but i don't want to.
fakat ben istemiyorum.

i don't want you to lose.
kaybetmeni istemem.

i don't want you to be upset.
Üzgün olmanı istemiyorum.

i don't want you anymore.
artık seni istemiyorum.

but i don't want to create too many expectations.
fakat sizi çok fazla beklenti içine sokmak istemem.

"i don't want you guys to think that i'm about to flee.
"kaçmak üzere olduğumu düşünmenizi istemiyorum.

but i really want you to learn.
ama hakikaten öğrenmenizi istiyorum.

i don't want you going out with tom.
tom ile çıkmanı istemiyorum.

but i don't want to take responsibility of your emotional baggage.
ancak duygusal yükünüzün sorumluluğunu almak istemem.

but i want you to take this very seriously.
ama bunu çok ciddiye almanı istiyorum.

i don't need you to think so much as i want you to feel it.
düşünmekten daha çok hissetmenizi istiyorum.

but i don't want a duplicate, even if i can't tell the difference.
ama kopya istemem, aradaki farkı söyleyemesem de .

it's very complicated. i don't really want you to try to understand what is here.
bu, çok kamaşık. sizden istediğim bunu anlamaya çalışmanız değil.

but i want you to do is also, with your eyes, is follow the colored ball that i ask you to follow.
ancak aynı zamanda yapmanızı isteyeceğim birşey daha var, gözlerinizle, izlemenizi istediğim renkli topu takip edin.

but i want you to note his co-author: charles lindbergh.
ama onunla birlikte kitabı yazan ikinci kişiye dikkat etmenizi istiyorum: charles lindbergh.

av: i don't want to embarrass him too much. but i am going to give him three seconds.
av: fazla mahcup etmek istemiyorum. Üç saniye süre vereceğim.

i said, "i don't want you guys to get married prematurely just so you can do it while dad's still alive."
dedim ki, "siz gençlerin erkenden evlenmesini istemiyorum böylece babası hala hayattayken bunu yapabilirsiniz."

but i want you to forgive me when i use these examples because i'm talking about anything that you decide to spend your time to do.
fakat sizden istediğim, bu örnekleri kullandığım zaman beni affetmenizdir çünkü yapmak için zaman harcamaya karar verdiğiniz herhangi birşeyden bahsediyorum.

if, for instance, i didn't want you to look at my right hand, well, then, i don't look at it.
eğer, örnek olarak, sağ elime bakmamanızı istersem, ben de bakmam.

but i want you to try and think about what games could look like 10 years from now.
ama oyunların 10 yıl içinde nasıl görüneceklerini düşünmeye çalışmanızı istiyorum.