Da traduttori professionisti, imprese, pagine web e archivi di traduzione disponibili gratuitamente al pubblico.
e gli abitanti di madian. mosè fu trattato da impostore!
seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce nuh milleti, ad, semud, İbrahim milleti, lut milleti ve medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış ve musa da yalanlanmıştı.
ora il sacerdote di madian aveva sette figlie. esse vennero ad attingere acqua per riempire gli abbeveratoi e far bere il gregge del padre
midyanlı bir kâhinin yedi kızı su çekmeye geldi. babalarının sürüsünü suvarmak için yalakları dolduruyorlardı.
così madian fu umiliato davanti agli israeliti e non alzò più il capo; il paese rimase in pace per quarant'anni, durante la vita di gedeone
İsraillilere yenilen midyanlılar bir daha toparlanamadılar. Ülke gidyon zamanında kırk yıl barış içinde yaşadı.
gli anziani di moab e gli anziani di madian partirono portando in mano il salario dell'indovino; arrivati da balaam, gli riferirono le parole di balak
moav ve midyan ileri gelenleri falcılık ücretini alıp gittiler. balama varınca balakın bildirisini ona ilettiler.
e gli abitanti di madian. mosè fu trattato da impostore! ho dato tregua ai miscredenti e poi li ho afferrati: quale fu la mia riprovazione!
ve medyen ehli de yalanlamıştı ve musa da yalanlanmıştı da onların azabını geciktirdim, bir mühlet verdim onlara da sonra helak ediverdim onları; nasılmış beni inkar etmek, nasıl da devletlerini felakete çevirmişim.
essi partirono da madian e andarono in paran; presero con sé uomini di paran e andarono in egitto dal faraone, che ospitò hadàd, gli assicurò il mantenimento, parlò con lui e gli assegnò terreni
sonra midyandan ayrılıp parana gitmişler, oradan bazı paranlıları da yanlarına alıp mısıra, firavunun yanına gelmişlerdi. firavun hadata barınak, yiyecek ve toprak sağlamıştı.
non è giunta loro la storia di quelli che vissero precedentemente, del popolo di noè, degli Âd e dei thamûd, del popolo di abramo, degli abitanti di madian e delle città devastate?
gelmedi mi onlara kendilerinden öncekilerin haberi: nûh kavminin, Âd'ın, semûd'un, İbrahim kavminin, medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin.
quando giunse all'acqua di madian, vi trovò una moltitudine di uomini che abbeverava e scorse due donne che si tenevano in disparte trattenendo [i loro animali].
medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü.