Hai cercato la traduzione di arraial da Portoghese a Turco

foi um arraial.
Çok komikti.

vou assentar arraial.
ben başlıyorum.

que arraial é este?
bu ne dağınıklık?

É um arraial de órgãos.
organ bayramı gibi.

bem, vai ser um autêntico arraial.
İşler biraz karışacak.

-uma festa, um arraial. -o quê?
- kokteyl partisi.

acabo de levar um arraial de pancada.
- İyice haşlandım zaten.

falas daquele arraial saloio, tipo disneyland?
yani dışarıda disneyland film festivali mi var?

- vai ser uma festa no arraial, no espaço.
tavşan kaç tazı tut oynuyoruz, ama uzayda.

-seguimo-los e, depois, apanharam um arraial.
sonra da pataklandılar. - kız kardeşin kazandı mı?

calmo como o ádrio duma igreja. tirando esse arraial.
Şu müziği saymazsak ortalık mezarlık kadar sakin.

saiamos pois a ele fora do arraial, levando o seu opróbrio.
Öyleyse biz de onun uğradığı aşağılanmaya katlanarak ordugahtan dışarıya çıkıp yanına gidelim.

e queimou ao fogo fora do arraial a carne e o couro.
etiyle derisini ise ordugahın dışında yaktı.

...que te dou um arraial de porrada se não aprenderes a fechar a boca.
ağzını kapalı tutmazsan seni sağlam pataklayacağım.

açambarcar a zona, montar arraial e esperar que aconteça alguma coisa?
gidip adamların yerini basalım ondan sonrada bakalım neler olacak, öyle mi?

depois voltou josué, e todo o israel com ele, ao arraial em gilgal.
yeşu bundan sonra İsrail halkıyla birlikte gilgaldaki ordugaha döndü.

e depois que foram todos circuncidados, permaneceram no seu lugar no arraial, até que sararam.
bütün erkekler sünnet edildikten sonra yaraları iyileşinceye dek ordugahta kaldılar.

e rodearam a cidade uma vez no segundo dia, e voltaram ao arraial. assim fizeram por seis dias.
böylece ikinci gün de kentin çevresini bir kez dolanıp ordugaha döndüler. aynı şeyi altı gün yinelediler.

correu, pois, um moço, etenho dado os levitas a arão e a eldade e medade profetizaram no arraial.
bir genç koşup musaya, ‹‹eldatla medat ordugahta peygamberlik ediyor›› diye haber verdi.

o caso que vos vou revelar ocorreu no princípio dos anos 90, por alturas do arraial que houve com o sadam e os iraquianos.
Şimdi size anlatmak üzere olduğum bu hikâye, doksanların başında bir zamanda geçiyor. tam da saddam ve irak'la çatışmaların başladığı dönemde.