Hai cercato la traduzione di karakterističan da Serbo a Turco

međutim, neki kažu da on donosi svoj karakterističan pristup sportu.
onun spora kendine has farklı bir yaklaşım getirdiğini ileri sürenler de var.

nalik malom dvorcu, kula je karakterističan element u arhitekturi kosova.
küçük bir şatoya benzeyen kulla, kosova'nın mimari tablosunun belirgin bir unsurunu oluşturuyor.

karakterističan pristup ibrahima rugove politici naveo je neke da naprave novu kovanicu.
İbrahim rugova'nın siyasete farklı yaklaşımı yeni bir sözcüğün doğmasına yol açtı.

za srbiju je karakterističan veliki broj stranaka, što otežava uspostavljanje stabilne političke atmosfere.
sırbistan'da istikrarlı bir siyasi atmosfer oluşmasını oldukça zorlaştıran çok sayıda siyasi parti bulunuyor.

mnoge kuće su propale zbog nedostatka sredstava, dok nova gradnja preti da ugrozi njegov karakterističan ambijent.
kaynak yokluğu çok sayıda evin harabeye dönmesine yol açarken yeni inşaatlar kentin kendine özgü atmosferini tehdit ediyor.

smatra se da mnogi od njih zagovaraju striktniji oblik islama, u odnosu na onaj umereniji koji je karakterističan za bošnjake.
pek çoğunun, İslam boşnaklar tarafından uygulanandan daha katı bir biçimini ifa ettikleri söyleniyor.

taj korak ka otvorenom kršenju osnovnih ljudskih prava karakterističan je samo za nedemokratske režime“, dodaje se u saopštenju dss.
temel insan haklarının böylesine aleni bir şekilde ihlal edilmesi, ancak demokratik olmayan rejimlerde olur."

«to je signal nato-u, eu i međunarodnoj zajednici da saradnja predstavlja karakterističan pristup za ove zemlje».
robertson şunları söyledi: "bu, nato'ya, ab'ye ve uluslararası topluma söz konusu üç ülkenin yaklaşımlarının temelinde işbirliğinin bulunduğunu gösteren bir sinyaldir."

iako je proces evroatlantske integracije karakterističan za svaku zemlju i zasnovan na zaslugama svake od njih, takođe je vrlo važno da nijedna zemlja ne zaostaje“, napisao je Žbogar u časopisu jurops vorld (europe's world) u jesen 2010. godine.
avrupa-atlantik entegrasyonu süreci her ülkeye özel ve her birinin liyakatına bağlı olmakla birlikte, hiçbir ülkenin geride kalmaması da önemli." demişti.