Imparare a tradurre dagli esempi di traduzione forniti da contributi umani.
Da: Traduzione automatica
Suggerisci una traduzione migliore
Qualità:
Da traduttori professionisti, imprese, pagine web e archivi di traduzione disponibili gratuitamente al pubblico.
et yemek sağlık için olmazsa olmaz değil mi?
isn't meat eating essential to health?
Ultimo aggiornamento 2015-10-13
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
noel turtası her noel yemeğinin olmazsa olmaz bir parçasını oluşturuyor.
christmas pie is an obligatory part of every christmas dinner.
Ultimo aggiornamento 2016-01-20
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
tadiç, savaş suçu zanlılarının kovuşturulmasının olmazsa olmaz olduğunu da ekledi.
prosecution of indicted war criminals is a must, he added.
Ultimo aggiornamento 2016-01-20
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
güvenilirlik ve şeffaflık olmazsa olmazlardan.
accountability and transparency are a must.
Ultimo aggiornamento 2016-01-20
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
Özellikle sodyum birikimini önlemek açısından deniz suyu sulamalarında olmazsa olmaz bir sulama tarzıdır.
it is indispensable irrigation method in the sea water irrigation especially in terms of preventing the sodium accumulation.
bu dev su böceği "nam phrik maengda" denilen acı biber sosunun olmazsa olmaz malzemesidir.
this giant water bug is famously used in a chili dip called "nam phrik maengda".
büyüme elbette ki bir çok faydalar sağlamıştır, ancak o kadar olmazsa olmaz bir fikirdir ki varolmaması olasılığını anlamamaya meyilliyizdir.
although growth has certainly delivered many benefits, it is an idea so essential that we tend not to understand the possibility of it not being around.
popoviç bir öğrencinin öğretim yılı boyunca puan toplayabilmesi gerektiğini kabul etmekle birlikte, bazı üniversitelerde sözlü finalin olmazsa olmaz olduğuna inanıyor.
popovic agrees that a student should be able to collect points during the semester, but he believes that in some colleges, an oral final is a must.
bilimsel nesnellik ve bağımsızlık uuim ve ortaklarının çalışmalarının meşruiyeti ve inanılırlığı için olmazsa olmaz koşullardır. bundan herhangi bir şekilde ödün verilmesi tüm sistemin uygulanabilirliğini sarsar.
scientific objectivity and independence are essential conditions for the legitimacy and credibility of the work of the ndo and its partners — any compromise would undermine the viability of the whole system.
selimaj, kırmızı veya siyah şarabın "en az bir kadeh içen çocuklar da dahil olmak üzere herkes için olmazsa olmaz olduğunu" söylüyor.
red or black wine, he says, is "a must for everyone, including the kids, who drink at least a small glass".
bh, avrupa-atlantik süreçlerinde ilerleme kaydetmek için olmazsa olmaz olan, ab tarafından öngörülen görevleri yerine getirmek için büyük ihtiyaç duyulan bir süreyi ziyan etti." dedi.
bih wasted much time needed to address the eu envisaged tasks, without which there is not progress in the euro-atlantic processes," kukic told setimes.
ceviz ve balın yanı sıra sarımsak -gizlenmiş olabilecek kötü ruhlara karşı en iyi silah- da olmazsa olmazlardan.
walnuts and honey, as well as garlic -- a powerful weapon against any evil spirits that may be lurking -- are a must.
bahsettigim tarafsizlik prensibi sayesinde, ki, bu bizim icin basindan beri olmazsa olmaz bir prensip, insanlarin bir arada calisabilmelerini sagliyoruz ve ansiklopedi girislerinin savas alanina donusmesine engel oluyoruz sag-sol arasinda suren bir savasa.
by having this firm neutrality policy, which is non-negotiable from the beginning, we ensure that people can work together and that the entries don't become simply a war back and forth between the left and the right.
"oruç, hurma ve su ile açılır. daha sonra geleneksel yemekler yenir, ki bunların içinde ramazan pidesi sofraların olmazsa olmazıdır.
"iftar is first done with dates and water, followed by traditional meals, among which the ramadan bread is unavoidable.