Hai cercato la traduzione di sey içinde da Turco a Inglese

olurmu öyle sey
does that happen

fevkalade bir sey.
it's a remarkable thing.

bunu ozel kilan sey.
this is what makes it so special.

baska bir sey degil.
nothing else.

bir cok sey ilginizi cekecektir
many things will attract your attention

"sey, maalesef uğrattı."
but he said, "well," he said, "i'm afraid so."

askolsunnn bhen hiçölee sey yaparmıyımmm
askolsunnn bhen hiçölee hal yaparmıyımmm

sen gel burda her sey varki evet
welcome

ama yapabileceginiz uc sey oldugunu biliyorum.
but i do know there are three things you can do.

birseyi yanlis yapan sey nedir?
what makes something wrong?

bu da onemli bir sey oldugunu soyluyor.
that tells you something really important.

birilerine bir sey verdigimizde kendimizi iyi hissederiz.
we feel good if we give.

benim duygusal duzey diye adlandirdigim bir sey var.
there's something i call the visceral level of processing, and there will be visceral-level design.

iddialarina gore, isa escinsellikle ilgili hicbir sey soylememis.
and their argument is that jesus never talked about homosexuality.

sokrates, hicbir sey bilmedigini bilecek kadar bir alim adam.
socrates, a man wise enough to know that he knows nothing.

bu teorileri ve diger teorileri test etmek icin yapilacak daha cok sey var.
there is a lot more to do to test these theories, and to test any other theories.

ikinci dunya savasi'nda, bir cok sey uretmemiz gerekti.
in the second world war, we needed to produce a lot of stuff.

boylece, aslinda olan sey belli bir yas grubunu dusunmeye baslamalari icin motive ediyoruz.
in that way, what's happening is that we're motivating a certain age group to start thinking.

gerci, kevin kelly'ye kulak verirseniz, hicbir sey hatirlamak zorunda degilsiniz.
although, listening to kevin kelly, you don't have to remember anything.

muhendis: kesinlikle. muhabir: "olacak sey degil" diye mi dusundunuz.
engineer: absolutely. interviewer: you thought, "oh, bother."