Hai cercato la traduzione di seyyar da Turco a Inglese

seyyar notlar
popup notes

seyyar notu oku: "% 1"
read popup note: "%1"

seyyar notlar bileşenicomment
popup notes component

seyyar ve katlanabilir sistemler
moving and foldable systems

seyyar yakma alın kaynağı:
mobile flashbutt welding:

havacılık seyyar telekomünikasyon servisi
aeronautical mobil service

dice yetenekli bir seyyar satıcı.
he is a talented pitchman.

seyyar yükler (demiryolu araçları)
moving loads (rolling stock)

bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
bill's father was a traveling salesman.

seyyar notları eşzamanla@ info: status
sync popup notes

seyyar notu oku: "% 1" @ info: whatsthis
create a new popup note

bankalar bir de seyyar, ellerinde para sayıyorlar.
banks are mobile and they count cash money in their hands.

o zamandan beri ara sıra seyyar satıcılık yapmış.
since then, she has worked on and off as a street vendor.

seyyar notu yeniden adlandır@ label: textbox
rename popup note

priştine'de bir kosovalı arnavut seyyar satıcı görülüyor.
a kosovo albanian street vendor looks on in pristina.

seyyar istif makinesinin ya da forkliftin kaldırdığı yükün üzerine binmek
standing on load from which portable stack machine or forklift are lifted

osmanlılar döneminde "meddah" adı verilen seyyar hikaye anlatıcları vardı.
in the ottoman times, there were itinerant storytellers called "meddah."

kalkanı üzerine tutuşan bir havaneli yerleştirerek, uygun bir şekilde bir seyyar silahşör olur.
he becomes a knight-errant wearing, appropriately, a burning pestle on his shield.

bu mikro-girişimcilerin satış ya da kar yapmasının tek yolu seyyar arabalarındaki her şişeyi satmaları.
now the reason these micro-entrepreneurs can sell or make a profit is they have to sell every single bottle in their pushcart or their wheelbarrow.

koruganlar, bir vinç ve helikopter tarafından bir deliğe yerleştirilebilecek şekilde sağlam ve seyyar şekilde imal edildi.
the bunkers were built to be strong and mobile so they could be placed by a crane or a helicopter in a hole.