Da traduttori professionisti, imprese, pagine web e archivi di traduzione disponibili gratuitamente al pubblico.
detoksifikasyon, uzun vadeli, yoksunluk temelli yatılı tedaviye başlamak için genellikle bir önkoşul teşkil
among the main interventions in this field are opioid substitution treatment and needle and syringe exchange programmes,
güzel davrananlara daha fazlası vardır. yüzlerini ne bir yoksunluk ne de bir aşağılanma duygusu kaplar.
for the people of virtue, is goodness and more than that; and neither will the blackness nor disgrace come upon their faces; it is they who are the people of paradise; they will abide in it forever.
aslınd çalışmalarını kedi yavruları ile farklı yoksunluk grupları oluşturarak yürütmüşlerdi. altmışlı yıllarda yapılan bu çalışmalar şimdi insan bebeklerine uyarlanıyor.
so, they did their work with kittens, with different kinds of deprivation regiments, and those studies, which date back to the '60s, are now being applied to human children.
bağımlı bir kişinin akut şekilde sarhoş olduğu ya da şiddetli yoksunluk belirtilerini yaşadığı zaman kendi uyuşturucu kullanımı hakkında seçim yapabilme özgürlüğünün bozuk olduğu şüphesizdir.
the autonomy of addicts in making choices about their drug use is undoubtedly impaired when they are acutely intoxicated or experiencing severe withdrawal symptoms.
ama aslında bu bir dürtü. zihnin motorundan, zihnin "isteyen" parçasından, yoksunluk hisseden parçasından geliyor.
but actually, it's a drive. it comes from the motor of the mind, the wanting part of the mind, the craving part of the mind.
apostolov şu ânda önerilen düşük fiyatların yeterli olmayan yasal çerçeve, berrak bir sektör politikasından yoksunluk ve düşük dijitalleşme oranının meydana getirdiği yatırım riskini yansıttığını söyledi.
the lower prices now being offered reflect investment risk, due to the lack of an adequate legislative framework and a clear sector policy, and the low digitalisation rate of the network, apostolov said.
ama aşkın ana özelliği, yoksunluk çekmek: bir kişinin beraberliğinin - sadece cinsel değil, duygusal da - yoğun yoksunluğu.
but the main characteristics of romantic love are craving: an intense craving to be with a particular person, not just sexually, but emotionally.
dünyanın çevresinde, bir milyar insan yoksulluk ve yoksunluk kapanına sıkışmış durumda. nasıl yardımcı olabiliriz? ekonomist paul collier, zengin ve yoksul arasındaki açığı kapatacak cüretkar ve tutkulu planını açıklıyor.
around the world right now, one billion people are trapped in poor or failing countries. how can we help them? economist paul collier lays out a bold, compassionate plan for closing the gap between rich and poor.
halkın genelinde esrar bağımlılığının tedavi gören kullanıcı örneklerinde olduğu kadar güvenilir bir şekilde ölçülebileceğine dair kanıtlar bulunmakta olup, buna yoksunluk semptomlarının ölçümü de dahildir (mennes vd., 2009).
there is evidence that cannabis dependence can be measured in the general population as reliably as in samples of treated users, including the measurement of withdrawal symptoms (mennes et al., 2009).
