Hai cercato la traduzione di kwentente da Xhosa a Turco

beza oomoses noaron phambi kwentente yokuhlangana.
musayla harun buluşma Çadırının önüne geldiler.

uzekariya unyana kameshelemiya wayengowesango ekungeneni kwentente yokuhlangana.
buluşma Çadırının kapısında meşelemya oğlu zekeriya nöbet tutardı. de geçmektedir.

wasela iwayini, wanxila, wazihluba phakathi kwentente yakhe.
Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı.

njengoko bendinjalo ngemihla yam yokwindla, oko ukucweya kukathixo bekuphezu kwentente yam;
tanrının çadırımı dostça koruduğu,

ulumise uhehema lwesitya sokuhlambela phakathi kwentente yokuhlangana nesibingelelo, ugalele amanzi kulo.
kazanı çadırla sunak arasına koyup içine su doldur.

wobasondeza abalevi phambi kwentente yokuhlangana, ubizele ndawonye lonke ibandla loonyana bakasirayeli;
levilileri buluşma Çadırının önüne getir, bütün İsrail topluluğunu da topla.

walubeka uhehema lwesitya sokuhlambela phakathi kwentente yokuhlangana nesibingelelo eso, wagalela amanzi okuhlamba kulo.
kazanı buluşma Çadırı ile sunak arasına koydu, yıkanmak için içine su doldurdu.

bazithabatha phantsi kwentente, bazisa kuyoshuwa, nakoonyana bakasirayeli bonke; bazikhuphela phambi koyehova.
tümünü çadırdan çıkardılar, yeşuya ve İsrail halkına getirip rabbin önünde yere serdiler.

uze uyisondeze inkunzi entsha phambi kwentente yokuhlangana, uaron noonyana bakhe bacinezele ngezandla zabo entlokweni yenkunzi entsha.
‹‹boğayı buluşma Çadırının önüne getir, harunla oğulları ellerini boğanın başına koysunlar.

wowahlanganisa odwa amalengalenga amahlanu, namalengalenga amathandathu odwa; elesithandathu ilengalenga uliphinde phambi kwentente ngaphambili;
beş perde birbirine, altı perde birbirine birleştirilecek. altıncı perdeyi çadırın önünde katla.

bakuthabatha oko umoses wawisa umthetho ngako, bakuzisa phambi kwentente yokuhlangana; lasondela lonke ibandla, lema phambi koyehova.
musanın buyurdukları buluşma Çadırının önüne getirildi. herkes yaklaşıp rabbin huzurunda toplandı.

acinezele ngesandla sakhe phezu kwentloko yayo, ayixhelele phambi kwentente yokuhlangana; oonyana baka-aron balitshize igazi layo, bajikelezise esibingelelweni.
elini sununun başına koyup onu buluşma Çadırının önünde kesmeli. harunun oğulları kanı sunağın her yanına dökecekler.

yenza uhehema lwesitya sokuhlambela ngobhedu, noseko lwalo ngobhedu, kuhlanjelwe kulo; ulubeke phakathi kwentente yokuhlangana nesibingelelo, ugalele amanzi kulo;
‹‹yıkanmak için tunç bir kazan yap. ayaklığı da tunçtan olacak. buluşma Çadırı ile sunağın arasına koyup içine su doldur.

kube kusithi, linganyuka ilifu lisuke phezu kwentente, emveni koko banduluke oonyana bakasirayeli; kuthi endaweni elithe zinzi kuyo ilifu, bamise iintente khona oonyana bakasirayeli.
İsrailliler ancak bulut çadırın üzerinden kalkınca göçer, bulut nerede durursa orada konaklarlardı.

lowo uzihlambululayo wozihlamba iingubo zakhe, achebe zonke iinwele zakhe, ahlambe emanzini, ahlambuluke ke. emveni koko wongena eminqubeni, ahlale ngaphandle kwentente yakhe imihla esixhenxe;
pak kılınacak kişi giysilerini yıkayacak, bütün kıllarını tıraş edecek ve yıkanacak. bundan sonra pak sayılacak. artık ordugaha girebilir, ama yedi gün çadırının dışında kalmalı.

abomisa iintente phambi komnquba ngasempumalanga, phambi kwentente yokuhlangana, ngumoses, noaron, noonyana bakhe, abagcina isigxina sengcwele, ngokwesigxina soonyana bakasirayeli. owasemzini osondelayo makabulawe.
musa, harun ve oğulları konutun önünde, gündoğusu yönünde buluşma Çadırının önünde konaklayacaklardı. İsrailliler adına kutsal yerin bakımından sorumlu olacaklardı. kutsal yere başka her kim yaklaşırsa öldürülecekti.

ndabona emaxhobeni ingubo enkulu entle yaseshinare yanye, neeshekele zesilivere zaba makhulu mabini, nesinqumka segolide sasinye esiziishekele ezimashumi mahlanu ubunzima baso; ndazinqwenela, ndazithabatha; nanzo zimbelwe emhlabeni phakathi kwentente yam, isilivere ingaphantsi.
ganimetin içinde Şinarfç işi güzel bir kaftan, iki yüz şekel gümüş, elli şekel ağırlığında bir külçe altın görünce dayanamayıp aldım. en altta gümüş olmak üzere, tümünü çadırımın ortasında toprağa gömdüm.››