検索ワード: yükümlülüğü (トルコ語 - アフリカーンス語)

kocası, kadının kendi isteklerini denetlemesi için adadığı adağı ya da ant içerek kendini altına soktuğu yükümlülüğü onaylayabilir ya da geçersiz kılabilir.
elke gelofte en elke eed van onthouding om die siel te verootmoedig--haar man kan dit van krag maak, en haar man kan dit tot niet maak.

ama kocası bunu duyduğu gün engel olur, kadının adadığı adağı ya da düşünmeden kendini altına soktuğu yükümlülüğü geçerli saymazsa, rab kadını bağışlayacaktır.
maar as haar man op die dag dat hy daarvan hoor, haar terughou, dan maak hy haar gelofte tot niet wat op haar rus, en ook wat onverskillig uitgespreek is, waardeur sy haarself verbind het; en die here sal haar dit vergewe.

böylece bu antlaşmanın yükümlülüğü altına giren bütün önderlerle halk kadın, erkek kölelerini özgür bırakarak antlaşmaya uydular. artık kimseyi köle olarak tutmadılar. antlaşmaya uyarak köleleri özgür bıraktılar.
en al die vorste en die hele volk wat die verbond aangegaan het, het gehoor gegee dat elkeen sy slaaf en sy slavin vry sou laat weggaan, sodat dié nie meer aan hulle diensbaar sou wees nie; ja, hulle het gehoor gegee en hulle laat weggaan.

artık bizim için çalışıyorsunuz. bu, işbirliği ve ketumluk gibi bazı yükümlülükler getirir. ama ayrıcalıkları da beraberinde getirir.
dit beteken verantwoordelikheid, soos dissipline en vertroulikheid, asook voorregte...