検索ワード: salan (トルコ語 - イタリア語)

dal budak salan orman ağaçlarını sulamak için havuzlar yaptım.
mi sono fatto vasche, per irrigare con l'acqua le piantagioni

ve onlardan yüz çevirdi de ey beni tükenmez, sonu gelmez kederlere salan yusuf demeye başladı ve kederden gözleri ağardı ve artık derdini yutmaktaydı o.
volse loro le spalle e disse: “ahimè! quanto mi dolgo per giuseppe!”. sbiancarono i suoi occhi per la tristezza e fu sopraffatto dal dispiacere.

ey inananlar! onların yüreklerine korku salan, allah'tan çok sizlersiniz; çünkü onlar, anlamayan kimselerdir.
voi mettete nei loro cuori più terrore che allah stesso, poiché invero è gente che non capisce.

tohum filizlenip yerde yayılan bodur bir asma oldu. dalları kartala doğru yayıldı, kökleriyse aşağıya, derine indi. böylece dal salan, filiz veren bir asma oldu.
perché germogliasse e diventasse una vite estesa, poco elevata, che verso l'aquila volgesse i rami e le radici crescessero sotto di essa. divenne una vite, che fece crescere i tralci e distese i rami

salata
insalata