検索ワード: kıvrılıp (トルコ語 - ノルウェー語)

-kıvrılıp yatmak?
- kan vi kose? - ja.

ortalıkta kolayca kıvrılıp duracağız
snurre rundt, det går bra, skal du se

evlerin arasından kıvrılıp gidiyor.
den snor seg rundt hele huset.

arkadaşta kanepeye kıvrılıp yatıyorum da.
jeg bor hos en venn.

'"Çocuklar gibi kıvrılıp bir köşede uyurlar
"fulle menn de sover søtt

sen küçükken yatağa seninle yatardım kıvrılıp.
da du var liten pleide jeg å ligge i sengen med deg, krøllet sammen.

ben buraya kıvrılıp kitabımı okuyarak gayet iyiyim.
vet dere hva? jeg har det helt fint her med en god bok.

burası onun kıvrılıp bir şeyler okuduğu pencere önü oturağı.
det var vindusplassen hvor hun pleide å sitte og lese.

cenin gibi kıvrılıp yattı. gecenin geri kalanında hiç konuşmadı.
hun satt i fosterstilling og sa ikke noe resten av kvelden.

görüyorsun ya herkes biz yaşlıların sessizce bir köşede kıvrılıp ölmesini istiyor.
alle vil at gamlingene skal kroke seg sammen i et hjørne og dø.

Önüne bir iki zorluk çıkarınca köşeye kıvrılıp parmağını emmeye mi başladın?
kaste noen bein til dere? krøller dere opp i et hjørne, suge tommelen?

bazı günler eve gelmem çok anlamsız olacak haber bölümünde bir yerde kıvrılıp uyuyacağım.
det gir ingen mening å komme hjem. jeg ber om lov til å sove på jobben.

artan acılar. yeni çeliğin yerine tam olarak oturması için biraz kıvrılıp esnemesi gerekir.
l en sånn nykonstruksjon skal stålet bare sette seg.

var tabii. kedim samson'la kanepeye kıvrılıp bir şeyler atıştırırken maratonu seyredeceğim.
skal sitte på sofaen med katten min og se "the apprentice" -maraton.

hemen bıraktı. bir de ne görsün: hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu!
så kastet han den, og se, den ble til en buktende slange.

kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden,
mot ondt fra den smygende frister,