検索ワード: bana da (トルコ語 - 英語)

bana da duyur onu.
thou that dwellest in the gardens, the companions hearken to thy voice: cause me to hear it.

bana da biraz süt ver.
give me some milk, too.

bana da biraz şeker ver.
give me some sugar, too.

bana da bir bardak süt getir.
get me a glass of milk.

bana da aynı şeye yapma fırsatını sunuyordu.
so he was offering me the opportunity to do the same.

bana da ona da düşman olan biri onu alsın!”
an enemy of mine and his shall take him."

o ellerle gözleri tanıyorum; bana da dokundular.
i know those hands and eyes; they touched me as well.

hoşt, defolun oraya ve bana da söz söylemeyin der.
'slink you into it,' he shall say, 'and do not speak to me.

dün bir cana kıydığın gibi bana da mı kıymak istiyorsun?
do you wish to kill me the way you killed a man yesterday?

‹‹yüreğiniz sıkılmasın. tanrıya iman edin, bana da iman edin.
let not your heart be troubled: ye believe in god, believe also in me.

bana da ailemden birini, yardımcı kıl, harun kardeşimi!
"aaron, my brother;

"ki bana da mirasçı olsun, yakub ailesine de mirascı olsun.
"who shall inherit me, and inherit (also) the posterity of ya'qub (jacob) (inheritance of the religious knowledge and prophethood, not the wealth, etc.).

ve basında da büyük yankı buldu.
and this has been in the press a great deal.

"bana da çok dağınık olduğumu söylüyor ve odamı toplamam konusunda uyarıyor."
and he said, "she's telling me that i'm messy, and i have to clean up my room."

Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar.
when darkness returns they stand still.

[hawaii şarkısı] bitirdiklerinde, halka kurarak oturup bana da onlara katılmamı söylüyorlar.
[hawaiian chant] when they finish, they sit in a circle and ask me to come to join them.

ama tüm bu heyecan basının da hakkımızda haber yapılmasını sağladı.
but all this excitement led to the press writing about us.

Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar.
as often as it flasheth forth for them they walk therein, and when it darkeneth against them they stand still.