検索ワード: götürme (トルコ語 - 英語)

götürme
export

onu eve götürme teklifimi reddetti.
he refused my offer to drive him home.

o beni hastaneye götürme nezaketini gösterdi.
he was kind enough to take me to the hospital.

beni otobüs durağına götürme nezaketini gösterdi.
he was kind enough to take me to the bus stop.

tom mary'nin kendisini eve götürme teklifini reddetti.
tom refused mary's offer to drive him home.

aslında, işleri daha kötüye götürme riskini taşıyoruz.
indeed, we run the risk of making things worse.

bu yüzden, bizi reformlara götürme görevini akademi derneğinden aldılar.
therefore, they received the mandate from the academic association to take us into reforms.

bazı muhalefet partileri ise, yasayı anayasa mahkemesi'ne götürme tehdidinde bulunuyor.
some opposition parties have threatened to challenge the measure before the constitutional court.

ana muhalefetteki cumhuriyet halk partisi tasarının geçmesi halinde meseleyi anayasa mahkemesi'ne götürme sözü verdi.
the main opposition republican people's party has vowed to make its case before the constitutional court if the bill passes.

slovenya, hırvatistan'ın iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığını hamburg'daki uluslararası deniz hukuku mahkemesi'ne götürme önerisini reddetti.
slovenia turned down croatia's proposal to bring the two countries' border dispute before the international tribunal for the law of the sea in hamburg.

Çünkü defalarca parça götürmeme rağmen ondan vergi kesmeye çalıştılar, numune ürün götürmeme rağmen.
because, even though i took some sample products there, they tried to receive tax cut.