プロの翻訳者、企業、ウェブページから自由に利用できる翻訳レポジトリまで。
la combinaison d’opiacés et de cocaïne apparaît plus clairement dans les données relatives aux traitements.
metadon gibi agonistler veya naltrekson gibi antagonistlerle tedavi edilebilen eroin bağımlılığının aksine, kokain bağımlılığı için hali hazırda hiçbir tedavi bulunmamaktadır.
la combinaison d 'assertions arrières avec des sous-masques peut être particulièrement pratique à fin des chaînes.
lookbehinds in conjunction with once-only subpatterns can be particularly useful for match - ing at the ends of strings; an example is given at the end of the section on once-only subpatterns.
elles démontrent également que de nombreux conducteurs ne sont pas au courant des effets engendrés par la combinaison drogues illicites-alcool.
bu araştırmalar, ayrıca, birçok sürücünün uyuşturucularla alkolün birlikte alınmasının etkilerini bilmediğini göstermiştir.
et en combinaison avec l'exceptionnel système anti-shake, vous pourrez quasiment vous passer de flash et de trépied.
benzersiz anti-shake sistemi de bu özelliğiyle birlikte devreye girdiğinde cihaz üçayak veya flaş kullanımına pek gerek bırakmayarak büyük bir çekim esnekliği sunuyor.
pour décourager l’utilisation illégale de la buprénorphine, une nouvelle formulation de ce produit, en combinaison avec le naloxone, a été mise au point.
bunun yanı sıra, Üye devletler’den hizmetlerinin genel yapısını ve erişilebilirliğini anlatan veriler sunmaları istenmektedir.
dans ces zones, il convient de prendre une combinaison de mesures, telles que le fauchage tardif et irrégulier, de faibles apports de nutriments et la préservation de nappes phréatiques élevées.
bu bölgelerde geç ve düzensiz çim biçme, düşük besleyici girdisi ve yüksek su tabakalarının korunması gibi tedbirlerin bir kombinasyonu uygulanmalıdır.
ainsi, l’alcool et la cocaïne augmentent la toxicité cardiovasculaire et l’alcool ou les neurodépresseurs pris en combinaison avec des opiacés entraînent un risque de surdose accru.
uyuşturucu kullanıcıları, bir uyuşturucu sorununa sahip veya bağımlı olmak gibi klinik tanımlar kapsamında sınıflandırılabilir ve araştırma bağlamında bu kategorilerin her ikisi de kontinyumlara ayrılabilir.