プロの翻訳者、企業、ウェブページから自由に利用できる翻訳レポジトリまで。
la disputa si accese a tal punto che il tribuno, temendo che paolo venisse linciato da costoro, ordinò che scendesse la truppa a portarlo via di mezzo a loro e ricondurlo nella fortezza
Çekişme öyle şiddetlendi ki komutan, pavlusu parçalayacaklar diye korktu. askerlerin aşağı inip onu zorla aralarından alarak kaleye götürmelerini buyurdu.
gli uomini della città fecero una sortita e attaccarono ioab; parecchi della truppa e fra gli ufficiali di davide caddero, e perì anche uria l'hittita
kent halkı çıkıp yoavın askerleriyle savaştı. davutun askerlerinden ölenler oldu. hititli uriya da ölenler arasındaydı.
davide si alzò e uscì da keila con la truppa, circa seicento uomini, e andò vagando senza mèta. fu riferito a saul che davide era fuggito da keila ed egli rinunziò all'azione
bunun üzerine davut ile yanındaki altı yüz kadar kişi keiladan ayrılıp oradan oraya yer değiştirmeye başladılar. davutun keiladan kaçtığını öğrenen saul oraya gitmekten vazgeçti.
rispose ioab: «per la vita di dio, se tu non avessi parlato così, nessuno della truppa avrebbe cessato fino al mattino di inseguire il proprio fratello»
yoav şöyle karşılık verdi: ‹‹yaşayan tanrının adıyla derim ki, seslenmeseydin askerler sabaha dek kardeşlerini kovalamaktan vazgeçmeyecekti.››
egli fu con davide in pas-dammim. i filistei vi si erano riuniti per combattere; c'era un campo pieno di orzo. la truppa fuggì di fronte ai filistei
filistliler savaş için pas-dammimde toplandıklarında elazar davutun yanındaydı. orada bir arpa tarlası vardı. İsrailliler filistlilerin önünden kaçmıştı.