A partir de tradutores profissionais, empresas, páginas da web e repositórios de traduções disponíveis gratuitamente
allora ioab fece suonare la tromba e tutta la truppa si fermò e non inseguì più israele e non combattè più
sonra yoav boru çaldı. herkes durdu. bundan böyle İsrail halkını ne kovaladılar, ne de onlarla savaştılar.
abia e la sua truppa inflissero loro una grave sconfitta; fra gli israeliti caddero morti cinquecentomila uomini scelti
aviyayla ordusu İsraillileri bozguna uğrattı. İsraillilerden beş yüz bin seçme asker öldürüldü.
ioab, tornato dall'inseguimento di abner, radunò tutta la truppa. degli uomini di davide ne mancavano diciannove oltre asaèl
yoav avneri kovalamaktan döndükten sonra orduyu topladı. asahelden başka, davutun adamlarından on dokuz kişi eksikti.
la disputa si accese a tal punto che il tribuno, temendo che paolo venisse linciato da costoro, ordinò che scendesse la truppa a portarlo via di mezzo a loro e ricondurlo nella fortezza
Çekişme öyle şiddetlendi ki komutan, pavlusu parçalayacaklar diye korktu. askerlerin aşağı inip onu zorla aralarından alarak kaleye götürmelerini buyurdu.
gli uomini della città fecero una sortita e attaccarono ioab; parecchi della truppa e fra gli ufficiali di davide caddero, e perì anche uria l'hittita
kent halkı çıkıp yoavın askerleriyle savaştı. davutun askerlerinden ölenler oldu. hititli uriya da ölenler arasındaydı.
davide si alzò e uscì da keila con la truppa, circa seicento uomini, e andò vagando senza mèta. fu riferito a saul che davide era fuggito da keila ed egli rinunziò all'azione
bunun üzerine davut ile yanındaki altı yüz kadar kişi keiladan ayrılıp oradan oraya yer değiştirmeye başladılar. davutun keiladan kaçtığını öğrenen saul oraya gitmekten vazgeçti.
rispose ioab: «per la vita di dio, se tu non avessi parlato così, nessuno della truppa avrebbe cessato fino al mattino di inseguire il proprio fratello»
yoav şöyle karşılık verdi: ‹‹yaşayan tanrının adıyla derim ki, seslenmeseydin askerler sabaha dek kardeşlerini kovalamaktan vazgeçmeyecekti.››
egli fu con davide in pas-dammim. i filistei vi si erano riuniti per combattere; c'era un campo pieno di orzo. la truppa fuggì di fronte ai filistei
filistliler savaş için pas-dammimde toplandıklarında elazar davutun yanındaydı. orada bir arpa tarlası vardı. İsrailliler filistlilerin önünden kaçmıştı.
afferrammo lui e le sue truppe e li gettammo nei flutti, per il suo comportamento biasimevole.
biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.