プロの翻訳者、企業、ウェブページから自由に利用できる翻訳レポジトリまで。
denna framgång beror på europeiskaunionens politik för att uppnå en balanserad liberalisering.
bu başarı, avrupa birliği’nin dengeliözelleştirme politikasının bir sonucudur; şirketlerarası rekabeti teşvik etmekle (ve böylecerekabeti ve maliyetlerde azalmayı güvence altınaalan) kalmayan avrupa birliği, aynı zamanda kamu yararına yürütülen hizmetlerin, birlik içinde ekonomik ve sosyalbirleşmeyi sağlayıcı rolünü de kabul etmektedir.
de största hindren för framgång i frågor om miljöskydd och hållbar utveckling är a såväl problemen som lösningarna är internationella och berör flera olika samhällssektorer och vetenskapliga discipliner.
Çevre koruma ve sürdürülebilirlik konusundaki ilerlemenin en önemli engelleri, hem sorunların hem de çözümlerin disiplinler arası ve uluslararası doğasıdır.
men vi måste se till att lovande nya strategier utvärderas mycket noga innan de används för att säkerställa största möjliga framgång och ekonomiska effektivitet.”
ancak, maksimum başarı ve ekonomik verimliliği sağlamak üzere uygulama öncesinde etkili yeni yaklaşımların titizlikle değerlendirilmesini temin etmeliyiz.’
projektens framgång, och i slutänden programmets, ligger i lokala människors händer och är starkt beroende av branschfolks vilja att göra saker tillsammans och ha en gemensam vision om sin framtid.
gün içerisinde alınan yorumlara uygun olarak, gelecek toplantılar, 1,5/2 günlük bir formata doğru kayacak ve inform üyeleri arasında ağ oluşturma ve ayrıntılı tartışmalar için daha fazla zaman sunacaktır.
men filistéernas furstar drogo i fält; och så ofta de drogo ut, hade david större framgång än någon annan av sauls tjänare, så att hans namn blev mycket berömt.
filistli komutanlar saldırdıkça davut saul'un öbür komutanlarından daha başarılı oluyordu. bu yüzden büyük bir üne kavuştu.