検索ワード: haljine (セルビア語 - トルコ語)

a kad idjaše, prostirahu haljine svoje po putu.
İsa ilerlerken halk, giysilerini yola seriyordu.

i nadvirivši se vide haljine gde leže; ali ne udje.
eğilip içeri baktı, keten bezleri orada serili gördü, ama içeri girmedi.

nego obuveni u opanke, i ne oblaèeæi dve haljine.
onlara çarık giymelerini söyledi. ama, ‹‹İki mintan giymeyin›› dedi.

bogatstvo vaše istruhnu, i haljine vaše pojedoše moljci;
servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir.

a kad car èu reèi u zakoniku, razdre haljine svoje.
kral kutsal yasadaki sözleri duyunca giysilerini yırttı.

a kad car èu šta govori zakon, razdre haljine svoje.
kral kutsal yasadaki sözleri duyunca giysilerini yırttı.

a kad ga razapeše, razdeliše haljine njegove bacivši kocke;
askerler onu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.

a isus beše obuèen u haljine prljave, i stajaše pred andjelom.
yeşu meleğin önünde çok kirli giysiler içinde duruyordu.

i naèini svete haljine aronu, bratu svom, za èast i diku.
ağabeyin haruna görkem ve saygınlık kazandırmak için kutsal giysiler yap.

a on zbacivši sa sebe haljine svoje, ustade i dodje k isusu.
adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsanın yanına geldi.

svagda neka su ti haljine bele, i ulja na glavi tvojoj da ne nedostaje.
giysilerin hep ak olsun. başından zeytinyağı eksilmesin.

ako sam gledao koga gde gine nemajuæi haljine, i siromaha gde se nema èime pokriti,
ya da örtüsü olmayan bir yoksulu gördüm de,

i kad ga razapeše, razdeliše haljine njegove bacajuæi kocke za njih ko æe šta uzeti.
sonra onu çarmıha gerdiler. kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.

a isus sin navin i halev sin jefonijin izmedju onih što uhodiše zemlju razdreše haljine svoje,
Ülkeyi araştıranlardan nun oğlu yeşuyla yefunne oğlu kalev giysilerini yırttılar.

a poglavar sveštenièki razdre svoje haljine, i reèe: Šta nam trebaju više svedoci?
başkâhin giysilerini yırtarak, ‹‹artık tanıklara ne ihtiyacımız var?›› dedi. ‹‹küfürü işittiniz. buna ne diyorsunuz?›› hepsi İsanın ölüm cezasını hak ettiğine karar verdiler.

a kad se ruvim vrati k jami, a to nema josifa u jami; tada razdre haljine svoje,
kuyuya geri dönen ruben yusufu orada göremeyince üzüntüden giysilerini yırttı.

i ko bi god nosio mrtvo telo njihovo, neka opere haljine svoje, i da je neèist do veèera.
kim aşağıdaki hayvanların leşini taşırsa giysilerini yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır.

devojke koje su bodrile navijače, obučene u drevne grčke haljine, igrale su zorba sirtaki oko igrača grčkog tima.
tarihi yunan giysileri içindeki dansçılar takımın etrafında zorba sirtakisi yaptılar.

haljine službene za službu u svetinji, i haljine svete aronu svešteniku, i haljine sinovima njegovim za službu sveštenièku.
kutsal yerde hizmet etmek için dokunmuş giysileri -kâhin harunun giysileriyle oğullarının kâhin giysilerini- yapsınlar.››

a kad èuše apostoli, varnava i pavle, razdreše haljine svoje, i skoèiše medju narod vièuæi i govoreæi:
ne var ki elçiler, barnabayla pavlus, bunu duyunca giysilerini yırtarak kalabalığın içine daldılar.