検索ワード: kratkoročne (セルビア語 - トルコ語)

rejting za kratkoročne kredite iznosi f3.
kısa vadeli kredilerin notu ise f3.

mi kao kzk imamo svoje kratkoročne i dugoročne dužnosti."
bizim de kpc olarak kısa ve uzun vadeli görüvlerimiz var", dedi.

slovenačko ministarstvo za puteve kaže da kratkoročne dozvole ne donose dovoljno prihoda.
slovenya karayolları bakanlığı daha kısa süreli izinlerin yeterli gelir getirmediğini söylüyor.

mogle bi se uvesti restrikcije na kratkoročne inostrane kredite preduzećima i javnom sektoru.
Özel ve kamu sektörüne yönelik kısa vadeli dış kredilere sınırlamalar getirilebilir.

bankama bi se moglo zabraniti da koriste kratkoročne kredite kao kolateral za inostrane pozajmice.
bankaların kısa dönemli borçlanma aygıtlarını kullanması ya da yurtdışından sürekli döviz üzerinden borçlanması yasaklanabilir.

bulard: sami komandanti ovog sedišta ne postavljaju kratkoročne ciljeve prema svojim ličnim mandatima.
bullard: bu karargahın komutanları kişisel yapılarına göre kısa vadeli hedefler belirlemezler.

kritičari su, međutim, izrazili zabrinutost u pogledu oslanjanja zemlje na kratkoročne prilive stranog kapitala.
ancak karşıtlar, ülkenin kısa vadeli sermaye akışına olan bağımlılığıyla ilgili kaygılarını dile getiriyorlar.

pored toga, preduzeća su veoma zadužena i prinuđena da svako malo uzimaju kratkoročne kredite po najvišim kamatnim stopama.
söz konusu şirketlerin ciddi şekilde borçlandıkları ve sürekli yüksek faizle kısa vadeli kredi almak zorunda kaldıkları da bildiriliyor.

turska mora da sastavi konkretne kratkoročne, srednjoročne i dugoročne planove koji će obezbediti ravnopravnost polova i poboljšati pristup žena tržištu rada.
türkiye ise cinsiyet eşitliği sağlamaya yönelik kısa, orta ve uzun vadeli somut planlar oluşturmalı ve kadınların emek piyasasındaki payını artırmalı.

lizing kompanije su proteklih godina u srbiji uživale u energičnom poslovanju, nudeći kratkoročne pogodnosti -- doduše uz velike troškove na duge staze.
finansal kiralama şirketleri, uzun vadede maliyeti yüksek olmasına karşın kısa vadeli kolaylıklar sağlayarak son yıllarda sırbistan'da canlı bir iş dönemi geçirdiler.

banka je povećala kamatnu stopu na kratkoročne obveznice državne blagajne sa 5,08 odsto na 5,25 odsto i očekuje da će se time privremeno zaustaviti inflacija.
banka hazine bonolarına uygulanan faiz oranını %5,08'den %5,25'e çıkardı ve bunun enflasyonu geçici olarak durdurmasını bekliyor.

kod kratkoročne prodaje prodavac ne poseduje svoje akcije, nego ih pozajmljuje i prodaje očekujući da će njihova vrednost padati, pa onda može ponovo da ih otkupi po nižoj ceni i zadrži razliku.
kısa satışta, satıcı hisseye sahip olmak istemiyor, ancak onu borç alıyor ve değerinin düşeceği beklentisiyle, daha düşük bir fiyata geri satın alıp farkı elinde tutabileceği zaman satıyor.

gjuner ismail, još jedan koautor izveštaja, kaže da makedonski političari treba da ulože napore za uspostavljanje države zasnovane na vladavini zakona, a ne da krpe situaciju i preduzimaju kratkoročne mere.
bir diğer eş yazar gjuner İsmail, makedon siyasilerin kısa vadeli yama tedbirler almak yerine hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet kurmaya çabalamaları gerektiği görüşünde.

ona je kao kratkoročne prioritete navela definisanje profesionalnih standarda za zaposlene u tom sektoru i izradu "nacionalne zdravstvene mape", sa kompletnim informacijama o zdravstvenom sistemu zemlje.
borissova kısa vadeli öncelikler arasında sektör çalışanlarına yönelik mesleki standartların tanımlanması ve ülke sağlık sistemiyle ilgili eksiksiz bilgilerle bir "ulusal sağlık haritası" çıkarılmasını saydı.

rešavanje tog problema definitivno ne bi trebalo da [nosi sa sobom] protekcionističke mere, jer su one uglavnom kratkoročne po prirodi i ne donose rezultate“, rekao je musa.
bu sorunun çözülmesinde korumacı tedbirlere kesinlikle başvurulmamalı, bunlar genellikle kısa vadeli olur ve sonuç vermez." dedi.

"uprkos okolnostima značajnog pogoršanja ekonomskih aktivnosti od odobravanja stend-baj aranžmana u maju, sprovođenje programa bilo je snažno", rekao je lipski. "međutim, veće ekonomsko pogoršanje od očekivanog zahteva rekalibraciju politike kako bi se stvorio odgovarajući balans između kratkoročne reakcije na krizu i srednjoročnih ciljeva ekonomske politike."
"mayıs ayında stand-by düzenlemesinin onaylanmasından bu yana ekonomik faaliyette yaşanan önemli düşüşün zeminine karşın, politika uygulaması güçlü olmuştur." diyen lipsky şöyle devam etti: "ancak beklenenden daha derin gerçekleşen ekonomik daralma, politikaların krize verilecek kısa vadeli tepkilerle orta vadeli politika hedefleri arasında uygun bir denge sağlanacak şekilde yeniden ayarlanmasını gerektirmektedir."