検索ワード: iyice (トルコ語 - クロアチア語)

ağzını iyice aç, doldurayım!
nek' ne bude u tebe drugog boga i ne klanjaj se bogu tuðem!

atalarının neler öğrendiğini iyice araştır.
no pitaj samo prošle naraštaje, na mudrost preða njihovih pripazi.

ordu, reformların sonucunda iyice profesyonel hale de getirildi.
vojska je također, kao rezultat reformi, temeljito profesionalizirana.

söz konusu model iyice incelenip öyle uygulanmalı," dedi.
model je potrebno pomno proučiti i primijeniti u rumunjskoj", izjavio je za setimes ion ionita, urednik dnevnog lista adevarul.

İbrahim kocamış, iyice yaşlanmıştı. rab onu her yönden kutsamıştı.
abraham bijaše veæ ostario, zašao u godine, jahve je abrahama blagoslovio u svemu.

pişmiş pastanın üzeri krema ve vanilya şekeriyle iyice pudralanmalıdır.
pečena štrudla treba biti dobro posuta kombinacijom preljeva i vanilin šećera.

Şirket kırmızı bölgede çalışıyor ve program kalitesi iyice düşmüş durumda.
kompanija posluje s gubitcima, a opala je kvaliteta programa.

bana, ‹‹ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimi yüreğine yerleştir›› dedi,
reèe mi: "sine èovjeèji, sve rijeèi što æu ti reæi uzmi k srcu i poslušaj ih svojim ušima.

kocamış, yaşama doymuş, iyice yaşlanmış olarak son soluğunu verdi. Ölüp atalarına kavuştu.
zatim abraham preminu, umrije u sretnoj dobi - star i pun godina - te bi pridružen svojim precima.

ferisiler, hatta bütün yahudiler, atalarının töresi uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler.
a farizeji i svi Židovi ne jedu ako prije temeljito ne operu ruke; drže se predaje starih.

ekonomik krizle birlikte bir yandan iş bulmak iyice zorlaşırken, pek çok kişi de mevcut işini kaybetme endişesi yaşıyor.
s obzirom da gospodarska kriza otežava nalaženje posla, ostanak na radnom mjestu može se često pretvoriti u preokupaciju.

zeytinyağıyla iyice yoğrulup sacda pişirilecek. tahıl sunusunu getirip rabbi hoşnut eden koku olarak pişmiş parçalar halinde sunacaklar.
a posuda od ilovaèe u kojoj bude meso kuhano neka se razbije; a ako bude kuhano u posudi od tuèa, neka se istare i vodom ispere.

türkiye'deki cumhuriyet halk partisi içinde yaşanan huzursuzluk giderek kızışan genel başkanlık yarışıyla iyice su yüzüne çıktı.
oštra borba za mjesto čelnika stranke posljednji je znak previranja unutar turske republikanske narodne stranke.

10 kasım perşembe günkü tablo, avro bölgesinin yakın gelecekte krizden kurtulma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu iyice gözler önüne serer nitelikteydi.
izgledi za skoro rješavanje krize u eurozoni činili su se lošijima no ikad u četvrtak, 10. studenog, dan nakon što se položaj italije na međunarodnim financijskim tržištima naglo pogoršao.

bu farklılık, saa'nın imzalanmasına ön şart teşkil eden mevcut taraf polis teşkilatı yapısında reform yapılması konusunda iyice ortaya çıkıyor.
ta razlika je najočitija glede reforme sadašnje entitetske policijske strukture, koja je preduvjet za potpisivanje saa.

böylece 2005 yılında değerlendirilebilecek açık ve şeffaf standartlar getirileceğini söyleyen grossman, eyaletin belirsiz statüsünün, işi iyice zorlaştırmış olan şiddet olaylarını haklı çıkaramayacağını vurguladı.
time će biti pruženi jasni i transparenti standardi čija će procjena izvodivosti moći biti izvršena 2005. godine, izjavio je grossman. istaknuo je kako neriješen status pokrajine ne može poslužiti kao opravdanje za nasilne postupke, koji su čitav posao učinili "znatno težim".

yetkili ayrıca, cumhurbaşkanını bu ziyareti mevcut durumu iyice öğrenmek ve kosova'daki bütün toplumların temsilcileriyle temaslarda bulunmak için bir fırsat olarak kullanmaya çağırdı.
također je pozvao srbijanskog predsjednika da iskoristi svoj posjet i u cijelosti se upozna sa situacijom, te iskoristi prigodu za sastanke s predstavnicima svih zajednica na kosovu.

analistler, küçük dos partilerinin erken seçim beklentisiyle büyük partilerle birleşmesiyle, sürmekte olan "siyasi borsanın" iyice rayına oturduğunu söylüyorlar.
analitičari ukazuju kako je u tijeku "politička burzа" jer se male stranke iz sastava dos-а svrstavaju uz veće u očekivanju prijevremenih izbora.

artık siyasi istikrar ve ekonomik büyüme iyice oturmuş olduğundan, perakende iş modelimizi bölgede, kısa bir süre önce piyasanın ilk kredi kartını çıkardığımız bulgaristan'dan başlayarak ihtiyatlı bir şekilde teşvik ediyoruz.
sad kada su politička stabilnost i gospodarski rast uhvatili korijena, pažljivo smo počeli s promicanjem našeg modela pružanja bankovnih usluga za stanovništvo na ovom području, počevši najprije s bugarskom, gdje smo nedavno izdali prvu kreditnu karticu na tržištu.

saraybosna merkezli dnevni avaz gazetesine verdiği demeçte brammertz, "İddianame iyice yerleşti ve iddia makamı sanık aleyhindeki süreci hızlandırmak için elinden geleni yapacak." dedi.
"optužnica ... je čvrsta i tužiteljstvo čini sve što može kako bi ubrzalo proces protiv njega", izjavio je brammertz sarajevskom dnevniku dnevni avaz.