検索ワード: iki medeni insan gibi (トルコ語 - 英語)

o, iyi bir insan gibi görünüyor.
he seems like a good person.

tom samimi bir insan gibi görünüyor.
tom seems to be a friendly person.

o, kibar bir insan gibi görünüyor.
he seems to be a kind person.

bay brooke dürüst bir insan gibi görünüyor.
it seems that mr. brooke is an honest person.

ama en sonunda bir insan gibi gönrünmeye başladım.
but eventually i started to look human again.

bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.
in this world, it's difficult to go on behaving like a human being.

tubiç, "700 bin insan gibi ben de yıllardır işsizim.
"i have been unemployed for years just like 700,000 other people.

ama biz timsahı pek zeki bulmayız, bir insan gibi değildir yani.
but we don't consider the alligator very intelligent, not like in a human sort of way.

birçok insan gibi ben de dil konusunda çok kötü olduğum kanısına varmıştım.
i, like many people, came to the conclusion that i was terrible at languages.

dilerim çocuklarını kendi yetiştiği gibi yetiştirmiştir, gerçek bir insan gibi!
i hope that she raised her children the way she was herself. as real people!

diğer yandan türkiye’deki her insan gibi bizim de türk milliyetçiliğiyle sorunumuz var.
the other thing is that our paper, like every person in turkey, has a problem with turkish nationalism.

normal bir insan gibi yemek yemeyi başarmam gerekiyordu çünkü göğsümdeki bir tüp ve damarlarım kanalıyla beslenmekteydim.
i needed to figure out how to eat like a normal human being, since i'd been eating through a tube in my chest and through my veins.

dinleyici: yaşlanmayla ilgili konuştuğunuzdan ve onu savunduğunuzdan beri niçin kendinizi yaşlı bir insan gibi gösteriyorsunuz?
audience: since you've been talking about aging and trying to defeat it, why is it that you make yourself appear like an old man?

ama korkulu bir durum olunca onların, üstüne ölüm baygınlığı çökmüş insan gibi, gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün.
and when fear approaches, you see them staring at you—their eyes rolling—like someone fainting at death.

bunu bir adım daha ileri götürerek, mit'nin medya laboratuarı, insan gibi iletişim kuran robotlar üzerinde çalışıyor.
taking it a step further, mit's media lab is working on robots that can interact more like humans.

onların diziliminin çıkarılması kolay, insan gibi değiller, yani, bin bilemedin iki bin tane geni var; ne olduklarını anlayabiliriz.
they're easy to sequence: unlike a human, they, you know, have a thousand, two thousand genes; we can figure out what they are.

eğer çoğu insan gibiyseniz bir an içim renk isimlerinin farklı bir renkte basıldığını görünce bilişsel bir uyumsuzluk yaşayacaksınız.
if you're like most people, you will experience a moment of cognitive dissonance when the name of the color is printed in a differently colored ink.

neredeyse bir insan gibi... ...bir çok hastalık. İyileşmek zordur,ölebirsin... ...ama eğer sen sadece hastalıka mücadele ediyorsan iyi olabilirsin.
it's almost like if a person has multiple diseases, it's hard to get well, you might die, but if you only have one disease to deal with, you can get better.

arkadaşım havaalanına geldi ve komünist dönemi anlatan filmlerde sınırın iki yanında, uzaktan birbirini gören insanlar gibi buluştuk.
he came to the airport and we had a "meeting" -- like the kind in movies from the communist era, when people could meet only from afar, across borderlines.

hayvanların da tıpkı insanlar gibi bazen garip tümörleri olabiliyor.
animals, just like humans, sometimes get strange tumors.