検索ワード: deal with it (英語 - トルコ語)

deal with it.
onunla ilgilen.

just deal with it.
kabullen gitsin.

deal with them.
onlarla ilgilen.

we have to deal with it.
uğraşmak zorundayız.

i can deal with tom.
tom'la ilgilenebilirim.

i'll deal with tom.
tom'la ilgileneceğim.

he is hard to deal with.
onunla ilgilenmesi zordur.

how did you deal with that?
bununla nasıl başa çıktınız?

i can't deal with you.
ben seninle uğraşamam.

bih initials key deal with eu
bh ile ab arasında kilit anlaşma paraflandı

i never deal with images.
İşim gereği görüntülerle uğraşmam.

so how do we deal with this?
o zaman bununla nasıl başa çıkabiliriz?

i have some correspondence to deal with.
İlgilenecek bazı yazışmalarım var.

and one of the ways we deal with it is we numb vulnerability.
ve bununla baş etmenin yollarında bir tanesi kırılganlığımızı uyuşturmak.

and people thought doctors should be able to deal with it.
ve insanlar, doktorların buna bir çare bulabilmesi gerektiğini düşündü.

"that is a global problem, but we have to deal with it.
tadiç, "bu küresel bir sorun, fakat başa çıkmak zorundayız.

i can't deal with tom right now.
Şimdi tom'la ilgilenemem.

so, we had to deal with it in a very practical and sustainable manner.
bu yüzden, bu sorunla uygulanabilir ve sürdürülebilir bir yöntemle mücadele etmemiz gerekti.

energy deal with russia splits serbian government
rusya ile enerji anlaşması sırp hükümetini ikiye böldü

it is only by stopping the transmission that the world will be able to deal with it.
dünya bu hastalıkla ancak bulaşmasını engelleyerek başa çıkabilecek.