検索ワード: intimidated (英語 - トルコ語)

intimidated
gözdağı verme

i'm not intimidated.
sindirilmiş değilim.

i won't be intimidated.
tehdit edilmeyeceğim.

he is intimidated by his wife sybil fawlty.
basil, eşi sybil'den çok korkmaktadır.

tom has never been intimidated by anyone or anything.
tom biri ya da bir şey tarafından asla korkutulmadı.

they are intimidated -- by warlords, by terrorists, by criminals.
gözleri korkutuluyor, diktatörler, teröristler, ve suçlular tarafından.

i've got kids who are mathematically and conversationally intimidated joining the conversation.
matematik ve konuşma açısından ürkek çocuklarım var, ve onlar sohbete katılıyorlar.

we're no longer intimidated by math, because we're slowly redefining what math is.
artık matematikten çekinmiyoruz, çünkü matematiğin ne olduğunu yeniden tanımladık.

and when they threw, they beguiled the eyes of the people, and intimidated them, and produced a mighty magic.
(asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.

many teachers and principals agree, though some are intimidated by the need to radically overhaul curricula and methods that have been in place throughout their careers.
bazıları meslek hayatları boyunca uyguladıkları müfredat ve yöntemlerin kökten değiştiriliyor olmasından endişe duysa da, çoğu öğretmen ve okul müdürü reform yandaşları ile aynı fikri paylaşıyor.

"the trial is successful by its political results; it prevented coup attempts against the akp and seriously intimidated those who would attempt a coup.
"dava siyasi sonuçlarıyla başarılıdır, akp'ye yönelik darbe girişimlerini engellemiştir ve darbeye teşebbüs edecek olanlara da ciddi gözdağı vermiştir.

"boys, you can't have me," he said, vowing that he would not be intimidated by political dirty tricks.
"Çocuklar, beni ele geçiremezsiniz," diyen basescu, kirli siyasi oyunlara alet olmayacağına dair söz verdi.

a veteran worker for international refugee efforts who worked in places like sudan, the palestinian territories, and soon somalia, she said after those danger spots she will not be intimidated by greek officials.
sudan, filistin toprakları ve yakın dönemde somali gibi yerlerdeki uluslararası mülteci çabalarında görev almış duayen bir eylemci olan yazar, bu tehlikeli bölgelerden sonra yunan yetkililerin kendisini sindiremeyeceğini söyledi.

the three-member trial chamber, presided over by judge amin el mahdi, ruled thursday that there was no evidence supporting the allegations that beqaj threatened and intimidated the two witnesses, nor that he offered a bribe to witness b1.
yargıç emin el mahdi başkanlığındaki üç üyeli mahkeme kurulu perşembe günü, bekaj'ın ne iki tanığı tehdit ettiği veya sindirdiği ne de b1 tanığına rüşvet teklif ettiğine dair yeterli kanıt bulunmadığına karar verdi.

"however, the kabashi case is special because he was considered a key witness by the prosecution and his refusal to testify was a key factor in ordering the retrial," he told setimes. gjoni notes that "allegations [kabashi] was intimidated were not confirmed."
setimes'a konuşan gjoni, "fakat kabaşi davası, onun iddia makamının önemli tanıklarından biri olarak görülmesi ve ifade vermeyi reddetmesinin yeniden yargı emrinin verilmesinde önemli bir faktör olması açısından özeldir." diyerek, "kabaşi'nin sindirildiği iddialarının doğrulanmadığını" kaydetti.