検索ワード: ur friend never going to buy one (英語 - トルコ語)

never going to happen."
bu yüzden hiç bir zaman gerçekleşmeyecek."

this is never going to end.
bu sonuna kadar asla gitmez.

he's never going to look at me.
genç bana asla bakmayacak.

you're never going to give in, are you?
asla pes etmeyeceksin, değil mi?

are you going to buy that auto?
o otomobili satın alacak mısınız?

i am going to buy a new car.
yeni bir araba satın alacağım.

are you going to buy a dictionary?
sözlük mü alacaksın?

he is going to buy a new bicycle.
yeni bir bisiklet alacak.

he isn't going to buy a camera.
o, bir kamera almayacak.

he is going to buy a new bicycle next week.
o, gelecek hafta yeni bir bisiklet alacak.

i have to buy one tomorrow.
yarın bir tane almak zorundayım.

want to buy one?" "meh."
bir tane satın almak ister misin?" neh.

he asked me when i was going to buy a new car.
bana ne zaman yeni bir araba satın alacağımı sordu.

but scientists have for a long time thought this just was never going to be possible.
ama bilim adamları uzun bir süre bunun ... ... asla mümkün olmayacağını düşündüler.

i said, i'm never going to make any honest public commentary again.
dedim ki, bir daha asla dürüst bir toplumsal görüşü ifade etmeyeceğim.

are you going to buy that dress you were looking at yesterday?
dün baktığın şu elbiseyi alacak mısın?

eventually, though, paul thinks that she just figured that he was never going to survive.
fakat sonunda, paul'e göre, fok onun yemek yemediği için hayatta kalmayacağını kabullenmiş.

i lost my watch, so i have to buy one.
saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.

i've already picked out the cd i'm going to buy next.
daha sonra alacağım cd'yi daha şimdiden ayırdım.

and when we calculated we thought we're never going to make it around the world at that speed.
hesaplarımıza göre, asla dünyanın etrafında o hızda uçamayacaktık.